Submitted by halukgoksel on Wed 22/11/2023 - 14:01

Yayın Tarihi

Fotoğraf: Andy Falconer, Unsplash

Ziller Nasıl Çalacak? Pandemide Okula Dönüş

Yazar: Esra Ertan

Covid-19 Pandemi sürecinde neredeyse üç ayı geride bıraktık. Salgın, dünya ülkeleri arasında hâlâ etkili olmaya devam ediyor. Aramızda yaşıyor, bizimle var olmaya devam ediyor. Bu amansız birliktelik, duygularımızı, zihinsel ve duygusal sağlığımızı, rutinlerimizi her şeyi farklılaştırdı. Bunu hepimiz biliyoruz. Artık bu tecrübeyle yaşıyoruz. Ancak bilemediğimiz, yanıtı konusunda türlü değişkenlerin olduğu daha büyük bir soru var. Şimdi ve sonrasında nasıl yaşayacağız? Bildiğimiz hayata ve bizi insan yapan alışkanlıklarımızla kendimizi bu sürecin içinde nasıl konumlayacağız? Bir sabah inanılmaz bir neşeyle uyanıp mücadele arzumuzu ılık bir kahveyle perçinlerken, diğer sabah pencerenin dışındaki hayatın bilinmezliklerini şiddetli bir bilme arzusuyla yorgun, koltukta yığılmış bulabiliriz kendimizi. Tabii bunların hiçbirini dinlemeyip güçlü bir inkârla eski/yeni olarak -şimdilik- ayrıştırdığımız hayatın içindeki parçalanmışlığımızı yok sayabiliriz de. İnsan olmanın eşsizliği sanırım bütün bu ihtimallerin içinde…

Elbette düşünmemiz ve üstünde farklı senaryolar geliştirerek planlamalar yapmamız gereken konuların başında eğitim/öğretim süreçleri geliyor. Geride bıraktığımız üç aylık süre içerisinde örgün eğitim ve uzaktan eğitim pratiklerini kavramlaştıran süreçler üzerine konuştuk, tecrübe aktarımlarında bulunduk. Öğrencilerimize, öğrenci ailelerimize ulaşmaya, yanlarında olmaya, duygusal/sosyal ve akademik süreçlerde destek olmaya gayret ettik. Şimdi yaz geliyor. Ve ardından okulların açılması planlanan yeni eğitim/öğretim yılı bizi bekliyor. Peki, ikinci dalga olasılığının da yanı başımızda olduğu bu pandemi sürecinde okullarımızda/sınıflarımızda neyi önceleyeceğiz? Fiziksel imkânlarımızı korunma yöntemlerine uygun bir şekilde nasıl tasarlayacağız? Çocuklarını okula göndermek konusunda kararsızlık/endişe yaşayan velilere nasıl ulaşacağız? Onlara güvenli okul anlayışıyla neler vaat edeceğiz? Eğitim/öğretim yöntemlerimizi pandemi süreciyle nasıl senkronize edeceğiz?

Evet, aslında birbiriyle temas içindeki bu soruların karşılığı, geride bıraktığımız salgının ilk altı ayında birtakım yol haritaları çizdi biz eğitimcilere ve ebeveynlere. Birkaç hafta önce, dünyadan yaklaşık atmış bin eğitimcinin katılımıyla gerçekleşen ve yeni normalin konuşulduğu/tartışıldığı T4 Konferansında Hiba Ballout*’un söylediği bir cümleyi not almışım:

Eğer öğretmenler iyi olmazsa toplum da iyi olmayacak.

Öğretmenin eğitim süreçlerinde bir lider ve özne olma hâlinin, salgın süreçlerinde eğitim/öğretim pratiklerinin sürekliliği, gelişimi, güvenliği ve yaratıcı özelliklerinin etkinliği açısından önemli olduğunun altı bir kez daha çizilmiş oldu. Bununla birlikte eğitim/öğretim süreçlerine ev sahipliği yapan öğrenme mekânlarının öğretmen ve öğrencinin esenlik hâlinin korunması ve güvenliği açısından yeniden tasarlanması/dönüştürülmesi ön plana çıkıyor bana kalırsa. Bu sebeple planlamalarımızın merkezinde bu iyi olma hâlinin bir şekillendirici olması gerektiği konusunda hem fikir olmamız gerektiğini düşünüyorum. Ve öyle sanıyorum ki öğretmenler hem yüz yüze eğitimde hem de uzaktan eğitimde, geride bıraktığımız süreçteki gibi yaratıcı ve çözüm üretici bir mercekten değerlendirmeler yapmayı sürdürmesi gerekecek yeni dönemde de. Bununla birlikte belki de nostaljik bir biçimde sınıf ortamını açık havaya/okul bahçesine taşımanın mümkün olduğu durum ve koşulları kullanmak da bir çare olacak. Beden Eğitimi dersi ve oyun etkinlikleri için aktif kullanılan okul bahçeleri, yeni dönemde farklı derslerin pratikleri için biz eğitimcilere müthiş imkânlar sunabileceğine inanıyorum. Ancak bu önerim tek başına ihtiyaçları karşılayamayacağı için öğrenme mekânlarının, yaşadığımız bu viral çağın tehlikeleri göz önünde bulundurularak yeniden tasarlanması öncelik kazanıyor.

Öte yandan ev ve evi kapsayan dijital öğrenme ortamlarını gelecek yıllarda daha etkili, daha zengin, daha yaratıcı bir biçimde kullanma yöntemlerimiz, fikirlerimiz üzerine de paylaşımlar yapmamızın önem kazanacağı yeni bir sürecin de gelişmesi gerektiğine inanıyorum. Bu anlamda öğretmenler/eğitmenler çevrimiçi ortamlarda daha çok bir araya gelmeli, birbiriyle konuşmalı ve birbirini dinlemeli. Deneyim aktarımının, pedagojik ve metodik bir arşiv oluşturma anlamında da değerli bir adım olacağına inanıyorum.

Şunun da önemle altını çizmek gerektiğini belirtmeliyim; Hangi yaş grubunda olursa olsun öğrencilerimizle, yaşamayı düşlediğimiz bir dünyayı, değerli tavır ve duyguların dönüşüm yarattığı bir dünyayı, birlikte atacağımız adımların gerçek kılacağını sürekli bize hatırlatan şeyler yaşıyoruz. Covid-19 pandemi süreci de bunlardan biri oldu. Dolayısıyla gelecek zamanı daha yaşanılır, daha güvenilir, daha şefkatli kılacak, bir fark yaratacak davranış biçimlerini geliştirmek eğitimcilerin her zamankinden daha çok önceliği olacak. Bu sebeple önümüzdeki eğitim/öğretim süreçleri hangi şekilde gerçekleşecek olursa olsun, eğitmenler olarak önce kendimizle sonra öğrencilerimizle, velilerimizle, meslektaşlarımızla, farklı meslek gruplarıyla diyalog içinde olmayı önceleyerek bilim okuryazarlığı, dijital okuryazarlık, ekolojik okuryazarlık gibi olguları içselleştirmemize katkı sağlayacak daha katılımcı, daha yaratıcı ve interaktif öğrenme süreçleri üzerinde çalışmamızın, paylaşım yapmamızın gerekliliğine inanıyorum.

Salgın döneminde, düşünme ve deneyim aktarımı pratikleri açısından aktif bir şekilde kullanılan/kullanılagelen dijital programlar, değerli bir birleştirici/kaynaştırıcı diğer bir deyişle ‘sanal mekânlar’ oldular. Farklı disiplinlerde çalışan coşkulu ve yaratıcı insanların bir araya gelmesine olanak tanırken, yeni düşünme/görme biçimleri geliştirmemiz açısından bir fark yarattılar ve yaratmaya da devam ediyorlar. Gelecek eğitim/öğretim sürecinde bu etkileşimlerin devamlılığı, çeşitliliği kıymetli olmaya devam edecek. Bununla birlikte gelişen/zenginleşen, karar süreçlerinde sorumluluk alabilen büyük bir eğitim/öğretim ailesi olduğumuzu da bize hatırlatması açısından bize rehber olmaya devam edecek.


Hiba Ballout, 2011’den beri Lübnan Amerikan Üniversitesi tarafından düzenlenen Model Birleşmiş Milletler ve Model Arap Ligi programlarında öğrencilere danışmanlık yapıyor.


Esra Ertan Hakkında

Mimar Sinan Üniversitesi Tarih bölümü mezunu olan Ertan, aynı üniversitenin Ortaçağ kürsüsünde yüksek lisansımı tamamladı. Halen öğretmenlik yapıyor, sinema ve edebiyat üzerine yazılar yazıyor.