Submitted by halukgoksel on Wed 22/11/2023 - 14:01

Yayın Tarihi

Fotoğraf: Ali YılmazUnsplash

Dijital Devrim

Yazar: Mehmet İnce

Endüstri çağından bütünüyle dijital çağa geçtiğimiz 21. yüzyılda, eğitim-öğretim başta olmak üzere pek çok alandaki dönüşüm ve uyum, içinde bulunduğumuz şu süreçte hepimizde merak uyandırdı. Öğrencim Baver’in şu sözü, bu merakın kanıtıydı: “Öğretmenim ben bilgisayardan artık hikaye okuyabiliyorum. Gönderdiğin hikayelerin (e- hikaye) hepsini okudum.”

Eğitimde son yıllarda etkin bir şekilde kendini gösteren dijitalleşmenin, kendisini zorunlu ve kaçınılmaz bir odak noktası haline getirdiğini iliklerimize kadar hissettik, değil mi? Başka bir öğrencim Özlem’in şu çıkışı, bunu hissetmem için bana yetmişti:

“Öğretmenim yarın da arkadaşlarım ve seninle görüntülü konuşalım olur mu? Çok özledim seni.”

Bilgi toplumunda ve 21.yüzyıl teknolojilerinin kullanıldığı bu çağda, bilgi en önemli kavram haline gelmiştir. Dijitalleşen dünyada, bilgi daha hızlı üretilip çözümlenme fırsatı bulmuştur. Z kuşağı olarak bilinen genç ve çocukların dönemi de kaçınılmaz olarak dijitalleşmenin yoğun olacağı bir dönem olacaktı ve öyle de oldu.

Dönem başında başlamış olduğum bir eTwinning projesi olan Web-Söz ile birlikte, Web 2.0 araçlarını tanıma ve öğrencilerime tanıtma fırsatı buldum.

Bu süreçte öğrencilerimin, bu araçları kullanarak kendilerini daha iyi ifade ettiğini fark ettim. Teknolojiyi derse entegre etmem motivasyon, etkin katılım ve kalıcılığa etki etti, bunları örgün eğitim sürecinde fark etmemiştim.

Şu anki süreçte öğrencilerin kendi eğitsel oyununu kendi tasarlaması, akıl zeka oyunlarına yönelik materyal geliştirmesi, ölçme değerlendirme aracı olarak Web 2.0 araçlarını kullanması dijitalleşmenin ne kadar önemli olduğuna harika bir örnek teşkil etti. Dijitalleşme sınavından geçtiğimiz bugünlerde, koronavirüs sürecinin eğitime etkisi cevaplanmayı bekleyen en önemli sorusuydu belki de. Bu süreçte fırsat eşitliğini sağlamak ne kadar mümkün olacaktı.? Hiçbir birey bu süreçte dışlanmış hissetmemeliydi. Zaten çeşitli açılardan tartışılan bu konu, uzun bir süre daha gündemde yer alacak gibi görünüyor.

Bugünden belli olan bir şey var; geleceğin okulları, geleceğin öğrencileri ve eğitimi bugünkü gibi olmayabilir. Kimse beraberinde defter, kitap taşımak zorunda kalmayabilir. Bu durum, yeni eğitim politikalarını zorunlu kılacaktır; eğitim ve öğretimi canlı, dinamik, etkili, kalıcı ve güdüleyici hale getirecektir.


Mehmet İnce Hakkında

Malatya’da doğdu. İlköğretim yıllarının bir kısmını Sakarya’da, diğer kısmını Adıyaman’da geçirdi. 2009 yılında lise eğitimini birincilikle tamamladıktan sonra aynı yıl Giresun Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümüne başladı. 2013 yılında lisans eğitimini tamamladıktan sonra 2014 yılında öğretmenlik görevine başlayan ve öğrenci koçluğu ve psikolojisi üzerine eğitim alan İnce, şu an Gaziantep’te sınıf öğretmeni olarak görevine devam ediyor.