Submitted by fetiye.erbil@g… on Fri 27/09/2024 - 13:54

Yayın Tarihi

Öğretmenin Esenliği, Her Gün Dert Ettiğimiz Bir Mesele Olmalıdır

Yazar: Dr. Fetiye Erbil, Boğaziçi Üniversitesi

17-18-19 Temmuz 2024’te gerçekleşen Öğretmen Ağı Değişim Elçileri Yaz Buluşması’nı anlatıp öğretmen esenliğinin, katılımcılığının ve aktörlüğünün önemine değineceğim ve bunu da memleketin eğitim gündemine bağlayacağım bir yazı yazmak istiyordum buluşmanın davetli olduğum son günden beri. Üzerinden neredeyse bir ay geçti. Araya hayat ve bakım sorumlulukları girdi ve biraz da yaz doktora savunması sonrası yorgunluğu. Ama ne zaman çok istediğim bir yazıyı yazmak istesem araya biraz zaman girmesi iyi olur. Gördüklerimle, deneyimlediklerimle, şahit olduklarımla o yazıyı kafamda yazar, evirir, çevirir, en son bitmiş haline kağıda dökerim. 

Bu yazıyı Eylül’ün son haftalarında, okullar açıldıktan sonra kaleme alıyorum. Araya çok tartışmalı bir müfredat değişikliği, sonrasında okullar açılmadan hızla yapılan öğretmen eğitimleri, eğitim öğretime fiziksel olarak hazır olmayan okulların haberi, ataması yapılmayan öğretmenlerin tepkileri, özel okul öğretmenlerinin çalışma koşullarını protesto ettikleri gösteriler, öğretmenlik dışında neredeyse her alandan mezun olanların yaptığı ücretli öğretmenlik listeleri girdi. Tüm bunların esenlik, katılımcılık, aktörlük ile ne ilgisi var? Peki ya tüm bunların Öğretmen Ağı ile ne ilgisi var? Birlikte düşünelim. 

Zihnimde bunca şey birikmişken yazıya başlamadan bir de kalbime ve duygularıma sormak istedim; sonuçta öğretmen duyguları çalışan bir araştırmacıyım, değil mi? Kendimi Öğretmen Ağı 2024 Yaz Buluşması’na götüren hisleri anımsamaya çalıştım ve notlarıma aldığım, buluşma boyunca zaman zaman sahnede arka planda çalan şu şarkının dizeleri beni olduğu gibi o güne götürdü: 

“Leylaklar açmış, gördün mü? 

Dallardan bahar inmiş, gördün mü? 

Karanlıklar içinde bir ışık var, 

Mor, mor, leylaklar…” 

Tam da böyle bir gündü. Yaz ortasında olmasına rağmen dallardan bahar inmiş gibi hissettiren bir gün, karanlıklar içinde ışık gibi kalbini ve aklını sıcacık yapan bir topluluk. Ben Yaz Buluşmasının paydaşlarından biri olarak kendimi ve araştırmalarımı, çalışmalarımı anlatmak üzere davet edilmiştim. Daveti aldığım günden buluşmaya geldiğim ana kadar yoğun olan duygularım bilinmezlik, hafif kaygı, heyecan ve kendimi nasıl daha iyi anlatabilirim endişesi iken tüm gün hissettiklerim neredeyse tamamen daha destekleyici duygulardı; güven, mutluluk, gurur, neşe, merak, tatlı telaş, kıvanç ve en çok da umut. Karanlıklar içindeki ışık ve açan mor leylakların hissettirdikleri gibi.

Yazının burasında, çok da geç olmadan, kısaca kendimden bahsetmem iyi olacak sanıyorum. Ben Fetiye Erbil. Boğaziçi Üniversitesi’nde Yabancı Diller Yüksek Okulu’nda öğretim görevlisiyim. İngilizce öğretmenliği lisansından sonra, erken çocukluk, çocuk hakları ve katılımı odaklı bir yüksek lisans yaptım. Haziran 2024’te ise Öğrenme Bilimleri programından doktora derecemi aldım. Doktorada ise öğretmen toplulukları, öğretmen esenliği, sosyal duygusal öğrenme ve öğretmen esenliği çalıştım. 

Kendimi bildim bileli eğitimde katılım, aktörlük, duyguları destekleyen ve ilişki temelli öğrenme ortamlarının tasarımını dert edinen, eğitim araştırmalarının araştırmanın paydaşlarına katkısını ve sosyal etkisini de düşünmeye çalışan bir eğitimci, eğitim araştırmacısı ve öğretmen eğitimcisiyim. Akademi ve sahanın birbirinden uzaklaşmaya meyilli olduğu bu alanda bütüncül bir dönüşümü dert edinen biriyseniz sizinle aynı dili konuşan birilerini bulduğunuzda kendinizi evde hissediyorsunuz. Yaz Buluşmasının kapanış konuşmalarında da söylendiği gibi; Öğretmen Ağı “burası benim kabilem” diyebileceğiniz dev bir topluluk. Benim de tüm gün kendimi güvende, desteklenmiş ve umutlu hissetmemin sebeplerinden biri de buydu. Bir de kiminle konuşsam, kimi dinlesem, hangi etkileşime, sunuma şahit olsam “hah, işte tam da bu” dedim. Neden? Birlikte düşünmeye devam edelim. 

Ben doktora tezimde okul öncesi öğretmenleriyle onların sosyal duygusal öğrenme becerileri, esenlikleri, aktörlükleri ve bir topluluk oluşturma deneyimleri üzerine çalıştım. Tezimin ilk aşamasında öğretmenlerin okulda neler hissettiklerine ve neye ihtiyaç duyduklarına baktım. Gördüm ki öğretmenler kendilerini değersiz, yalnız, çaresiz, tükenmiş, yorgun, üzgün, mutsuz hissediyor okulda geçirdikleri zamanların çoğunda. Duyguları böyle iken ihtiyaçları da bir araya gelme, konuşma, birlikte üretme, kıymet görme, dinlenme (her iki anlamda da), desteklenme, işbirliği yapma ve başka öğretmenlere ulaşarak mesleki katkı sağlama olarak ortaya çıktı. 

Bu bulgular size bir yerlerden tanıdık geldi mi? Neredeyse dünyanın her yerinden öğretmen esenliği, üzerine yapılan araştırmalar bize benzer şeyler söylüyor. Sosyal bir meslek gibi görünmesine rağmen, en “izole” hissedilen mesleklerden biri üstelik öğretmenlik. Birçok araştırma gösteriyor ki çalışma koşulları, maddi zorluklar, yönetsel sorunlar, artan iş yükü, stres, yetersiz destek mekanizmaları ve ülkelerin kendilerine has olumsuz faktörleri üst üste binince öğretmenlerde “tükenmişlik sendromu” yaratıyor. Bunları yaşayan öğretmenler son yıllarda artan oranlarda mesleği terk ediyor (Ghanizadeh, & Jahedizadeh, 2015; Madigan, & Kim, 2021; Ryan et al., 2017; Van Droogenbroeck et al., 2021). 

Peki tüm bunların çaresi ne? Araştırmaların gösterdiğini özetlemek gerekirse; öğretmenlik mesleğinin itibarını korumak/geri kazandırmak, öğretmenlerin esenliklerini korumak için politikalar üretmek, esenlik meselesini gündeme getirmek, öğretmenleri karar alma süreçlerinin bir parçası haline getirmek, aktörlüklerini desteklemek, çalışma koşullarını iyileştirmek ve öğretmenlerin esenliği için destek mekanizmaları yaratmak. (Hascher & Waber, 2021; Schussler et al., 2016, Viac & Fraser, 2020; Zinsser et al., 2016) Esenlik destek mekanizmalarının en önemli ve sürdürülebilir olanlarından biri de öğretmen toplulukları. Benim nacizane doktora tezimin de gösterdiği o ki; öğretmen mesleki toplulukları, öğretmenlerin kendilerini güvende hissettikleri, birlikte ürettikleri, aktörlüklerini kullandıkları, duygu ve ihtiyaç kontrolü yaptıkları yani esenliklerini korumada yardımcı olan bir “alan”. 

İşte bu noktada Öğretmen Ağı çalışma felsefesi, ilkeleri, ağ yapısı ve işleyişi ile iyi bir örnek olarak devreye giriyor. Öğretmen Ağı “tamamen öğretmenlere ait bir alan” olarak tasarlanmış. Eğitim Reformu Girişimi-Öğretmen Ağı ekibi Ağ’ın yürütücülüğünü ve kolaylaştırıcılığını yapıyor ancak Ağ’daki faaliyetler, Ağı oluşturan topluluklar ve onların üyeleri öğretmenler tarafından gerçekleştiriliyor. Bu faaliyetler bazen öğretmenden öğretmene deneyim paylaşımları, bazen birlikte proje üretilen uzun soluklu bir çalışma, bazen alanında uzman konukların dinlenip tartışıldığı etkinlikler, bazen de birlikte üretilen işler. 

2024 Yaz Buluşması’nı benim için çok kıymetli bir deneyime dönüştüren de Öğretmen Ağı’nın ikliminin ve onu oluşturan toplulukların öğretmen esenliğine iyi gelen, onların aktörlüğünü işe koşan, mesleki bilgi ve tecrübelerine saygı gösteren, üretmeleri için alan açan, öğretmenlerin “öğreten kişiden birlikte öğrenen kişilere” dönüşmesini mümkün kılan işbirliklerini destekleyen yapısını yeniden ve çok somut şekilde görmem oldu. Bu somut şeylere örnekler ışığında bakalım mı? 

Bir kere tüm bu yaz buluşması öğretmenler tarafından planlanmıştı. Sadece bu buluşmayı organize etmeye özel bir çalışma topluluğu kurulmuş ve süreci onlar yürütmüştü. Buluşma boyunca topluluğun hem tüm üyelerine hem de renkli, kendine has, özgün kişiliklerine, küçük gruplarına özel sürprizler, kendi potansiyellerini, yeteneklerini sergileme imkanları sunulmuş, yıllardır süre geldiği belli olan içeriye ait bir mizah ve eğlence dili buluşmanın her anına serpilmiş, oyunlar, anı yaratacak köşeler, gündüz çok iyi çalışıp akşamları derin sohbetleri mümkün kılacak program tasarımı, sunumların, şarkıların, mikrofonun çoğunlukla öğretmenlerde olması bu alanın da buluşmanın da Ağ’ın da ne kadar “öğretmenlere ait” olduğunu gösteriyordu. 

Buluşmaya çok çeşitli okul türlerinden, kademelerden, branşlardan, görevlerden, yaş ve deneyimden ve kelimenin gerçek manasıyla Türkiye’nin her yerinden öğretmenlerin gönüllü olarak katılmış olması ve üç tam günlerini birlikte olmak, bir arada öğrenmek ve paylaşmaya ayırması, burada olmayı tüm fiziksel, mekansal, maddi ve manevi engellere rağmen mümkün kılmanın yollarını bulmuş olmaları öğretmenlere bu alanın ne kadar iyi geldiğinin başka somut göstergeleri olsa gerek. 

Yaz Buluşması’nın içerik tasarımı da son derece profesyoneldi. Hem paydaşlar, alanında uzman isimler, Ağ’ın dış çemberinden isimler (benim gibi) davet edilmiş ve yeni ortaklıklar kurma, temas etme, merak uyandırma olanakları yaratılmış hem de Ağ’ın kendi üyesi öğretmenlerin sunduğu atölyelerle öğretmenden öğretmene öğrenmenin gerçekleştirilmesi için tüm gerekli ortam sağlanmıştı. Daha önce de bahsettiğim gibi buluşmanın tamamından oyun ve eğlence eksik edilmemiş, hem atölyelerde hem sahnede sunumlarda hem de aradaki kısa molalarda birlikte eğlenmenin, maceranın, merakın farklı yolları da bulunmuştu. Benim aralarda en çok duyduğum sohbet konusu kostüm partisinin en yaratıcı kostümleri ve bu senenin en iyilerinin ne giydiğiydi! Muazzam, değil mi? 

Ben sadece son gününe tanıklık edebilmiş olsam da gördüklerim, sahneden dinlediklerim, benim açtığım Öğretmen Esenliği ve Sosyal Duygusal Öğrenme masasına gelen meraklı, ilgili öğretmenlerle yaptığım sohbetlerden duyduklarım, sordukları sorular, buluşma sonrası kurduğumuz iletişim grubu, gözlerdeki ışıltı ve heyecan gösteriyordu ki bu alan gerçekten öğretmenlerin. Çünkü tam da olması gerektiği gibi, bu alanda ilişki temelli, karşılıklı güven, oyun, eğlence ve merak üzerine kurulu, öğrenenlerin kendi otonomisinde ve aktörlüğünde ilerleyen, sürecin planlamasında aktif rollerinin olduğu ve kendilerini değerli hissettikleri, en temel insan ihtiyacı olan olumlu, destekleyici sosyal ilişkilerin kurulduğu ve sürdürüldüğü bir öğretmen öğrenmesi ortamı var. 

Son gün orada olmam, bir takım vedalara tanık olmamı da sağladı. Herkesin birbirine defalarca sarılıp veda ettiği, birkaç hafta sonraki buluşmalara davet ettiği, seneye mutlaka yeniden buluşmak üzere sözleştiği, telefonların, sosyal medya hesaplarının alındığı, onlarca son eğlenceli fotoğrafın çekildiği, hiç ayrılmak istenmeyen dev bir okulun son günü partisi gibiydi. Buluşmaya ev sahipliği yapan Koç Okulları kampüsünden ayrılırken içimden aslında tüm öğrenme ortamlarının hem öğretmenler hem öğrenciler için tam da bu özellikleri taşıması gerektiğini, eğitimin bütün paydaşlarının kendi okullarına neşeli, umutlu geldikleri, öğrenirken iyi zaman geçirdikleri, öğrenme sürecini birlikte yönettikleri, kendilerini değerli hissettikleri bir okulu herkesin hak ettiğini düşündüm. 

Bu yazıyı umut ve önerilerle bitirmek isterim. Öğretmen Ağı’nın tüm faaliyetlerinin ama en çok da Değişim Elçileri Yaz Buluşması’nın bize gösterdiği çok önemli dersler var. Türkiye’de eğitimin niteliğinin artmasını istiyorsak bunu öğretmenleri dahil etmeden, sürecin sonunda değil, en başından itibaren dahil etmeden yapamayız. Öğretmenin esenliği, her gün konuştuğumuz, yazdığımız, dert ettiğimiz bir mesele olmalıdır çünkü destek mekanizmalarına erişimi olan, fiziksel ve zihinsel esenliğini dengede tutabilen, mutlu ve istekli bir öğretmen, bunu etkileşime geçtiği tüm çocuklara, gençlere, sınıflara ve öğrenme ortamlarına yansıtır. Kısaca ifade etmek gerekirse öğretmen esenliği; öğrencilerin de esenliği demektir. Bu esenliği mümkün kılmanın yolu da onun mesleki itibarını korumak, toplumsal konumunu alınacak önlemlerle güçlendirmek, mesleki gelişimini kendi aktörlüğünde sürdüreceği yapılar inşa etmek, kısacası yol ve alan açmaktır. 

Öğretmen Ağı’nın Değişim Elçileri Yaz Buluşması çağrısında dediği gibi: 

““Kendini yalnız hisseden 1 milyon 154 bin 383 öğretmen” sözünde kendimizi buluyoruz bazen. Öğretmenler, “yalnız, çaresiz, itibarsız” hissediyor sözüyle yola başlayan Öğretmen Ağı’nın “#DeğişimÖğretmenle başlar.” sözünü hatırlıyoruz. Hatta hatırlamıyor, biliyoruz. Değişim için bir çocukla iletişimi nasıl yeniden inşa ettiğimizi, Ağ’da ve her yerde verdiğimiz emekleri, mesleğimiz değer kaybederken hayata değer katmada inadımızı hiç kaybetmediğimizi biliyoruz. Türkiye’nin en kalabalık meslek gruplarından olan öğretmenler olarak gücümüzün, etkimizin, değişimin ancak ve ancak öğretmenden başlayarak mümkün olduğunu bilerek bu Değişim Elçileri Yaz Buluşması’nda “#YaşasınÖğretmenlik #ÖğretmenlikYaşasın” diyoruz”. 

Okurken dinlemelik: https://www.youtube.com/watch?v=g82MdRCIqz8
Okurken izlemelik: https://x.com/ogretmenagi/status/1821573507651699107 

Referanslar 

Ghanizadeh, A., & Jahedizadeh, S. (2015). Teacher burnout: A review of sources and ramifications. British Journal of Education, Society & Behavioural Science, 6(1), 24-39. 

Hascher, T., & Waber, J. (2021). Teacher well-being: A systematic review of the research literature from the year 2000–2019. Educational research review, 34, 100411. 

Madigan, D. J., & Kim, L. E. (2021). Does teacher burnout affect students? A systematic review of its association with academic achievement and student-reported outcomes. International journal of educational research, 105, 101714. 

Ryan, S. V., von der Embse, N. P., Pendergast, L. L., Saeki, E., Segool, N., & Schwing, S. (2017). Leaving the teaching profession: The role of teacher stress and educational accountability policies on turnover intent. Teaching and Teacher Education, 66, 1-11. 

Schussler, D. L., Jennings, P. A., Sharp, J. E., & Frank, J. L. (2016). Improving teacher awareness and well-being through CARE: A qualitative analysis of the underlying mechanisms. Mindfulness, 7, 130-142. 

Van Droogenbroeck, F., Spruyt, B., Quittre, V., & Lafontaine, D. (2021). Does the school context really matter for teacher burnout? Review of existing multilevel teacher burnout research and results from the teaching and learning international survey 2018 in the Flemish-and French-speaking communities of Belgium. Educational Researcher, 50(5), 290-305. 

Viac, C. and P. Fraser (2020), "Teachers’ well-being: A framework for data collection and analysis", OECD Education Working Papers, No. 213, OECD Publishing, Paris, https://doi.org/10.1787/c36fc9d3-en. 

Zinsser, K. M., Christensen, C. G., & Torres, L. (2016). She's supporting them; who's supporting her? Preschool center-level social-emotional supports and teacher well-being. Journal of school psychology, 59, 55-66.