Submitted by halukgoksel on Wed 22/11/2023 - 14:01

Yayın Tarihi

Saklı Kalan Başarılar: Gizem Ok Uluçay’ın Hikâyesi

Yazar: Gizem Ok Uluçay

Seninle birlikte olabileceğimizin yarısı bir zaman kadar vakit geçirdik ki eğitim hayatının en başından beri benim öğrencim olmanı çok isterdim. Geldiğinde sekiz yaşında, zihni yorgun, kalbi kırık bir bedendi bana kendini tanıtan. Bir insanın kendini ifade edemediğinde yaşadıklarını sende gördüm. Teneffüsten ağlayarak geldiğinde, baş başa kalacağımız bir köşeye seni aldığımda konuşmaya hiç gerek duymuyordun.

“Ben kötü bir çocuğum, geldiğim okulda hep böyle derlerdi.” diye haykırdığın günleri dün gibi hatırlıyorum. Bir çocuğun kendini anlatamaması ve yaşadıklarının sonucunda işe yaramazın teki olduğunu düşünmesi ne zordu.

Sen kötü değildin, olamazdın da! Elini tutup, gözlerinin içine bakıp kırılan yerlerini birlikte yapıştırdık.

Almamız gereken çok yol vardı… Bir çıkmaza girdiğinde sabırla anlatmak yerine orayı terk etmeyi tercih ediyordun, anlatmak yerine bağırmayı, dinlemek yerine kaçmayı, konuşmak yerine kendi kendine hiç durmadan yürüyerek söylenmeyi…

Bir gün yanında olmak istediğin arkadaşının yanına senden önce biri geçince, hiçbir şeye aldırış etmeden terk ettin sıranı. Kendine göre bulduğun sığınakta arkanı dönmüş, kollarınla başını kapamış bir halde buldum seni. O an tam olarak beklediğin şey neydi tam olarak emin değilim ama şunu biliyorum ki “Seni dinliyorum.” cümlesini hiç beklemiyordun.

“Seni dinliyorum çocuğum, istediğin şeyi anlatmayı denersen seni anlayabilirim. Belki çözebiliriz…” Hiç gerçekleşmeyeceğine olan inancın çok yüksek bir şekilde “Oturmak istediğim yeri kaptılar.” dedin, “Ben onun yanına oturmak istiyordum…” İstediği her şeyin reddedileceğini düşünen bir çocuk vardı karşımda.

Sırf anlattığında, duygunu paylaştığında çözülebilme ihtimali olduğunu sana kanıtlamak için, seni istediğin yere aldım. Şaşkındın. İnancımı hiç yitirmedim ama ruhum çoğu zaman çok yoruldu, bunu inkâr edemem. Kırılma noktasını böyle yaşamıştık.

Yüceltilmeye ihtiyacın vardı. Yaptığın çizimler çok detaylı ve etkileyici olmasına rağmen “Hep aynı!” diyorlardı, o hep aynı şeyleri çizer. Buna karşı kendini ifade etmeyi öğrendin. Herkese neden böyle yaptığını açıklayabilmeyi öğrendin, arkadaşların da seni dinlemeyi.

Okumayı biliyordun ama cümle kuramıyordun. Duygunu anlatmayı öğrendin.

Sayılar arasında kurduğun bağlantıları anlatmaya başladın. Sabretmeyi öğrendin.

Yaptığın çizimleri özenle sakladım, astım, farklı yanlarını gösterdim. Başkalarına nasıl çizdiğini öğretmeyi öğrendin.

Kütüphanede seninle gemi kitaplarına bakmayı ben de sevdim. Birlikte neler yapılabileceğini öğrendin.

Sana, “Yaptığım bir araştırma için yardıma ihtiyacım var, birkaç soru sorabilir miyim?” dediğimde gönüllü olarak kabul ettin yardım etmeyi. “Okulumuzda bir merak sınıfı olsa, bu sınıfın öğretmeni nasıl biri olur?” diye sorduğumda biraz bekledin ve “Sizin gibi biri olur çünkü siz sıradan bir öğretmen değilsiniz.” dedin bana. Görüşme öncesi ses kaydı almak için izin istediğimden sonrasında defalarca dinledim bu kaydı. Sesin, tonlaman kulaklarımda. Hayatımdaki en büyük ödüldü bu cümle.

Biliyorum artık öfkeni konuşmayı, isteklerini dile getirebilmeyi öğrendin. Kendi yeteneklerinin farkındasın artık. Ne mutlu!

Bu hikâye senin saklı kalan başarın mı benimki mi bilmem, ama iyi ki gelmiştin. Sen büyüdüğünde bunların ne kadarını hatırlarsın bilemem ama ben de bu yaşadıklarımızla büyüdüm sevgili çocuk. Yaşadıklarımızı daha büyüdüğümde de unutmayacağım.

Sen iz bırakansın.


Gizem Ok Uluçay Hakkında

1982 yılında İstanbul’da doğdu. Uludağ Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü’nü bitirdi. Ardından Harvard University Graduate School of Education-Differentiating Instruction: Strategies for Effective Classroom Practice programını ve Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Livcon Student Coach Training Programı ile öğrenci koçudur ve halen sınıf öğretmeni olarak çalışmaktadır.