Submitted by halukgoksel on Wed 22/11/2023 - 14:01

Yayın Tarihi

CDC, Unsplash

21. Yüzyılda Çocukları Hayata Hazırlayan Bir Eğitim Nasıl Olmalı?

Yazar: Özlem Ünal

Öğrencilerimden sık sık duyduğum sorulardan biri “İyi de öğretmenim bu konu bizim hayatta ne işimize yarayacak?” oluyor. Bu sorunun cevabını bulabilmek için ben de kendime “Çocukları hayata hazırlayacak olan eğitim nasıl olmalı?” sorusunu soruyorum.

Eğitim bireyleri yaşadığı toplumun beklentileri yönünde değiştirerek toplumla arasında uyum oluşturmasına yardım eder. Günümüzün toplumlarının sosyal, ekonomik ve politik alanlarda meydana gelen olaylar nedeniyle değişimin egemen olduğu bir dokuya bürünmekte olduğunu görüyoruz.

“21. Yüzyıl İçin 21 Ders” isimli popüler tarih kitabında günümüzün toplumlarının ihtiyaç duyduğu beceriler olarak bilgiyi aktarmak yerine onu anlamlandırabilme, kullanabilme, önemli ve önemsiz olanı ayırt edebilme ve bu bilgileri dünya ile ilişkilendirebilme olduğunu söylüyor. Son yıllarda hepimizin deneyimlediği gibi insan hayatının dinamikleri kökten değişiyor. Bu değişimin sonuçlarından biri olarak çalışma hayatı da bundan etkilenerek şekilleniyor. Öyleyse çocuklarımızı yaşama hazırlamak adına çağın ihtiyaçlarıyla örtüşen yaşam becerilerini kazandırmaya ağırlık vermenin önemi ortaya çıkıyor.

Çocuğun yaşam deneyimleri elde ederek kendini hayata hazırlamasında en çok başvurduğu yöntem çevresinde gördüğü durum ve davranışlardan içselleştirdiklerini taklit etmesi yoluyladır. Çocuklarımızı hayatın onlardan beklediği rollerine uygun şekilde hazırlayabilmek için öğreticilik şapkası yerine kolaylaştırıcı şapkalarımızı takarak onları kültürlerarasılık ve disiplinlerarasılık alanlarında deneyim sahibi olmalarına olanak sağlamaya çalışmalıyız.

Bugünün okullarında bizimle birlikte öğrenme yolculuğunda olan çocuklar, gelecekte adı henüz konulmamış mesleklerle uğraşıyor olacaklar. Yeni meslekler disiplinlerarası düşünmeyi zorunlu kılıyor. Bu çağın insanları yeni olaylara, durumlara karşı esnek olmayla birlikte sahip oldukları bilgiyi farklı alanlarda uygulayabilmek için değişime açık olmalıdırlar.

Ayrıca “Dünya Bireyi” olarak kültürlerarası iletişim için, o farklı kültürleri taşıyan insanların nasıl düşündüklerini de anlamak gerekmektedir. Bu becerileri öğrenmekle çocuklar iş, eğlence ve sosyal ortamları paylaştıkları ortak yaşam alanlarında farklı kültürleri taşıyan insanlarla barışık bir şekilde bir arada yaşayarak dünya toplumuna hazırlanıyorlar.

Toplum geçmiş, gelecek ve bugünün bir arada olduğu bir bütündür. Anne babamın kendimin ve çocuğumun yaşadığı okul deneyimlerinin birbirinden ne kadar farklı olduğunu zaman zaman düşünürüm. Sürdürülebilir bir eğitimin bugüne olduğu kadar geleceği de öngörerek yapılandırılması gerekir. Gündelik hayatımıza yavaş yavaş giren ve gün geçtikçe etkisini artırmaya başlayan yapay zeka, nesnelerin interneti, büyük veri, biyotaklit, biyogenetik ve robotik ve yeni yaşam alanları arayışında uzay yolculukları, endüstri anlayışı değiştiriyor. Bu yeni anlayış bireyin yaratıcı düşünme yollarına ulaşmasıyla kendini ortaya çıkarıyor. Çocukların erken yaşlardan itibaren kreatif zekalarını geliştirmeleri bu yüzden çok önemlidir. Yaratıcı Problem Çözme ile bir sorunu dar kalıp olarak ve ezbercilikle çözmek yerine daha önce kimsenin bakmadığı insan odaklı farklı alanlarda çözüm aramayı öğrenmesi yeni çağa ait yaşam becerilerini edinmesi adına ona bir fırsat sunacaktır.

Kısacası 21. yüzyılın eğitimi inovasyon olacaktır. Dolayısıyla, içinde bulunduğumuz eğitim hali olan öğrencinin salt bilişsel/akademik kazanımlarla var olması, geleceğin toplumuna ait bir birey olmasını meslek edinmesini ve varlığını sürdürerek yaşayabilmesini zorlaştırmaktadır.

Son olarak en başta öğrencilerimin sorusuna cevap bulmak adına kendime sorduğum sorunun kendimce cevabını şöyle verebilirim; öğrencileri hayata hazırlarken onların duyuşsal/duygusal taraflarını, empati yeteneklerini, insanî duyarlılıklarını; yönergeleri takip edebilme alışkanlığından ziyade eleştirel düşünme ve yaratıcılık gibi yetkinliklerini, sorun çözme becerilerinin gelişmesini sağlayacak deneyimler edinecekleri ortamlar yaratmalıyız. Bunu yaparak öğrencilerimizin yaratıcılık ve yenilikçilik, eleştirel düşünme ve problem çözme, iletişim ve işbirliği, esneklik ve uyum, girişimcilik ve öz-yönelim, sosyal ve kültürlerarası beceriler, üretkenlik, sorumluluk ve liderlik becerileri ve yetkinlikleri olarak özetlenen 21. yüzyıl becerilerini kazanmalarına yardımcı olarak onları içinde yaşayacakları geleceğe hazırlayabiliriz.


Özlem Ünal Hakkında

22 yıldır “öğrenen” olarak eğitimin içinde bulunan Özlem Ünal bu işe 1983 yılında bir köy okulunda birleştirilmiş sınıfta öğrenci olarak başladı. Okulun lojmanı evi, bahçesi de oyun alanı olduğundan ötürü içine okul tozu kaçtı. Üniversite öğrenciliği sırasında yolları Türkiye Eğitim Gönüllüleri derneği ile kesişerek gönüllülük kavramıyla tanıştı. Okul tozunun uzun yıllar süren etkisiyle çocukluk hayali olan öğretmenliğe 2000 yılında Bitlis’in bir köy okulunda sınıf öğretmeni olarak başladı. 22 yıldır her gün yeni bir şeyler öğrenmek için okul yolunda gidip geliyor. Bu yolculukları sırasında 2019 yılında Öğretmen Ağı ile tanıştı. O günden sonra değişime elçilik etmek adına Öğretmen Ağı ile birlikte yol aldı. Şu an Denizli’de bir devlet okulunda ve eş zamanlı olarak BİLSEM’de öğretmenlik yapmaya devam ediyor. Yaratıcı Problem Çözme, Üstün Yeteneklilerin Eğitimi, Kapsayıcı Eğitim, Farklılaştırılmış Eğitim, Çocuklarla Felsefe alanlarında çalışmalar yapıyor ve bu çalışmalarını sınıf ortamına taşıyor.



Öğretmen Ağı; öğretmenlerin, meslektaşları ve farklı disiplinlerden kişi ve kurumlarla bir araya gelerek güçlendiği bir paylaşım ve işbirliği ağıdır. Ayrıntılı bilgi için tıklayın.