Submitted by halukgoksel on Wed 22/11/2023 - 14:01

Yayın Tarihi

Öğretmenin “Ses”i

Yazar: Suat Kardaş

Eğitim bir yanıyla da bir iletişim süreci. Bu sürecin en önemli bileşenlerinden biri de sesli/sözlü iletişim. Bizimki gibi, öğrenme kültüründe anlatımın, konuşmanın, sözlü yönerge vermenin baskın olduğu toplumlarda bu iletişim tarzı daha fazla öne çıkıyor. Ses ve söz eğitimde en önemli enstrümanların başında geliyor.

Bu sene başında ortaokula başlayan kızıma yeni tanıştığı Türkçe öğretmenini sorunca onu şöyle tarif etmişti:

“Öyle güzel bir öğretmen ki baba, buram buram ders anlatıyor. Hiç bağırmıyor. Duygularımıza sesleniyor.”

Kızımın söyledikleri bana sesin, özellikle de öğretmenin sesinin çocukların eğitiminde ne kadar önemli bir şey olduğunu hatırlattı.

Çocuklarımıza nasıl bir “ses”le sesleniyoruz, nasıl bir sesle eğitim veriyoruz acaba? Güzel sesli, güzel sözlü çocuklar olmaları için nasıl model oluyoruz?

En makbul şarkıcının, “Ama güzel bağırıyor.” diye takdir edildiği, en çok bağıran siyasetçinin en iyi demagog olduğunu düşündüğü, şehirlerimizin, binalarımızın gürültü ile kirlendiği bir toplumsal ortamda; evde, okulda, işlikte sürekli yüksek sesle terbiye edilmeye alışmış bizlerin buna yeterli özeni gösterdiğini zannetmiyorum.

Tüm dünyada okullar en gürültülü mekanlardan biri. Okullarımızda müthiş bir gürültü kirliliği var ve ses kalitesi çok düşük. Okul binaları inşa edilirken akustiğe hiç dikkat edilmiyor. Oysa okullardaki ses kalitesi çocukların öğrenmesi açısından kritik önemde.

Örneğin; konuşmayı algılama hakkında yapılan araştırmalar, yetişkin bir dinleyicinin, bir cümlenin bağlamını anlamasına yetecek kadar kelimeyi duyduktan sonra, tam olarak duyamadığı kelime ve hecelerin oluşturduğu boşluğu zihninden doldurabildiğini gösteriyor. Çocuklar ise kelime dağarcıkları daha dar olduğu için, net biçimde duyamadıkları kelimeleri zihinlerinde tamamlamak konusunda daha zayıflar. Ayrıca, işitme duyusu normal çocuklar da çeşitli hastalıklar yüzünden geçici işitme kayıpları yaşayabilir. Orta kulak iltihabı çocuklukta görülen en yaygın hastalıklardandır. (1)

Dolayısıyla ses kalitesinin düştüğü, gürültü kirliliğinin hakim olduğu ortamlarda çocuklar duyamıyor veya duyduğunu anlamıyor. Ses ve akustiğin öğrenme kalitesi açısından önemini gösteren birçok araştırma var. Bazı ülkelerde okullarda ses kalitesi ile ilgilenen özel bölümler de var.

Asıl önemli problemimiz ise bence yüksek ses ve gürültü. Buna insan sesleri de dahil. İnsan olarak sesimizi kullanmakla ilgili aklımıza ilk gelen önlem genellikle sesi yükseltmek oluyor. Geçen gün bir arkadaşım Twitter’da yazmış. Okulda töreni yöneten öğretmen zaten bağırması gerekmesin diye eline aldığı megafondan çocuklara bağırıyormuş. İşimizin zorluğu aşikâr ve biz anne baba olarak da kendi çocuklarımıza zaman zaman sesimizi yükseltmekten alamıyoruz kendimizi. Ama ses yükseldikçe çocuklarla iletişim çığırından çıkıyor.

Öğretmenin sesi ise bence en önemlisi.

Öğretmenlik uygulaması çok zengin bir uygulama alanı. Öğretmenin biraz “bilim insanı” biraz da “sanatçı” olması gerektiği söylenir. Hem kendi disiplin alanında derin bir uzmanlığa sahip olacak hem de bu uzmanlığı bir sanatçı gibi anlatma yeteneğine.

Bu yeteneklerini hayata geçirmesi için de birtakım önemli enstrümanları vardır öğretmenin. Bilgisi, derse hazırlığı, kullandığı eğitim materyali, sınıf tahtası… tüm bu araçları kullanarak yaratıcı bir öğrenme ortamı tasarlaması ve bunu ustalıkla uygulaması beklenir. Eğitim fakültelerinde bu araçları etkili bir şekilde kullanmak üzere yeterli bir hazırlık verilmez çoğu zaman. Örneğin Almanya’da çalışmış bir öğretmenden tahta kullanımı üzerine eğitim aldıklarını duyunca çok şaşırmıştım. Türkiye’de hiç duymadım. Halbuki ne kadar önemli bence.

Ses de işte bu enstrümanlardan biri. Sahne sanatçıları nasıl ki şan eğitimi alıyor, öğretmenlerin de sesinin öneminin farkında olması, sesini, öğrenmeyi destekleyecek şekilde nasıl kullanacağının bilmesi çok önemli.

Yani vokal pedagojinin çocuk eğitimi alanına da taşınması lazım. Vokal pedagoji, ses eğitimini sanatsal ve bilimsel boyutuyla inceleyen bir disiplin. Şarkı söyleme dahil farklı sahne sanatları eğitiminde kullanılıyor. Sesi, sanatınızı uygularken nasıl kullanacağına dair çeşitli tekniklerin eğitimini içeriyor.

Tipik çalışma alanları şunlar:

  • Şarkı söylemenin fiziksel süreciyle ilgili olarak insan anatomisi ve fizyolojisi
  • Şarkı söylemek için solunum ve hava desteği
  • Şarkı söylemek için uygun duruş
  • Fonasyon
  • Vokal rezonans veya ses projeksiyonu
  • Diksiyon, ünlüler ve artikülasyon
  • Vokal kaydı
  • Menzil genişletme, ton kalitesi, vibrato, koloratur gibi diğer şarkı söyleme unsurları
  • Şarkı söylemeye bağlı ses sağlığı ve ses bozuklukları
  • Opera , kemer veya sanat şarkısı söylemeyi öğrenmek gibi vokal stilleri
  • Fonetik
  • Ses sınıflandırması (2)

Ne kadar ilginç alt alanları var değil mi? Bu farklı kavramların tümü, uygun ses tekniği geliştirmenin bir parçası. Meslek hayatı boyunca sesi bu kadar önde olan öğretmenin ses eğitimi konusunda desteklenmemesi size de garip gelmiyor mu?

Sesi öğretimde etkili bir şekilde kullanabilmek için birkaç şeye dikkat etmek gerekiyor. Bunlardan en önemli ikisi anlatım tarzı ve ses tonu:

Anlatım

Öğrenme sürecinde neyi nasıl söylediğiniz önemli. Yeni kavramlarla karşılaşan çocukları cesaretlendirmek için canlı ve samimi bir ses kullanın. Evde bu konuda yeteri kadar teşvik almayan çocukları sessizce onaylayın. Eğer sınıfın geneli veya bir çocuk fazla heyecanlandıysa sakin, istikrarlı bir ses durumu sakinleştirmeye yardım edecektir. Özel bir etkinlik yapılacaksa sesinizin tonuyla bunu tahmin ettirin. Sesinize gerçek duygularınızı yerleştirmekten asla çekinmeyin. Bu çocukların da ifade becerisini geliştirecektir.

Ses Tonu

Hiçbir çocuk bir fısıltıya kayıtsız kalamaz. İçindeki gizeme, heyecana merak duyar. Parmağınızı dudağınıza götürerek sessizlik işareti yapın ve sonraki etkinliği fısıldayarak haber verin. “Sizin için yepyeni bir hikayem var”. Sesin yüksekliğini alçalıp yükseltmeniz tüm öğrencilerin dikkatini çeker.

Veya bir tarih konusu anlatırken iki farklı tarihsel karakteri farklı seslerle seslendirin.

Bir duyuru yapacakken veya sınıfın geneline bir soru soracakken sesinizi megafon gibi kullanın. Sesinizin kullanım yelpazesi istediğiniz kadar zenginleşebilir ama bu yelpazede bağırmak olmamalı. Bu sizin kontrolü kaybettiğinizi ve kaçınmanız gereken öfkeye yaklaştığınızı gösterir. (3)

Bu teknikleri çoğaltmak ve kullanmak mümkün.

“Sesini duymak her şeyi bambaşka yapıyor.” demiş Milan Kundera.

Kaynaklar:

  1. https://www.vkv.org.tr/modelokul/
  2. https://stringfixer.com/tr/Vocal_pedagogists#:~:text=Vokal%20pedagoji%20%2C%20ses%20e%C4%9Fitimi%20sanat%C4%B1,nas%C4%B1l%20ger%C3%A7ekle%C5%9Ftirildi%C4%9Fini%20tan%C4%B1mlamaya%20yard%C4%B1mc%C4%B1%20olur%20. )
  3. http://schoolofeducators.com/2011/07/teacher-tips-how-to-use-your-voice-as-an-effective-teaching-tool/

Suat Kardaş Hakkında

Suat Kardaş 20 yıldan fazladır eğitimin farklı alanlarında eğitim uzmanı ve yöneticisi olarak çalışıyor. Kariyerine 2000 yılında Millî Eğitim Bakanlığı’nda başlayan Kardaş, öğretmen, AB uzmanı, program geliştirme uzmanı ve stratejik planlama uzmanı olarak çalıştıktan sonra 2007 yılında MEB’den ayrılarak sivil toplumda çalışmaya başladı. Sırasıyla Türk Eğitim Derneğinde Okul Geliştirme Uzmanı, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nda Eğitim ve Ar-Ge Yöneticisi, Saint-Joseph Lisesi Eğitim Vakfı Özel Küçük Prens Okullarında Genel Müdür, Eğitim Reformu Girişimi’nde Eğitim Laboratuvarı Koordinatörü ve Tohum Otizm Vakfı’nda Genel Müdür olarak görev yaptı. Kamu, özel sektör ve sivil toplumda birçok eğitim ve araştırma projesinin içinde geliştirici, uygulayıcı veya destekçi olarak sorumluluk aldı. TEGV’de Ar-Ge bölümü yöneticisi iken TEGV’in yürüttüğü etki değerlendirme çalışmaları Harvard Kennedy School ve Harvard Business School’da üç programda vaka olarak kabul edildi. G-20 Türkiye dönem başkanlığı sırasında C-20 yürütme kurulu üyesi olarak görev yapan, 2015 yılında Birleşik Arap Emirlikleri Eğitim Bakanlığının stratejik planlama projesinde danışman olarak bulunan Kardaş, Ortadoğu Teknik Üniversitesinde tarih, Hacettepe Üniversitesinde sosyal antropoloji eğitimi aldı. 2014 yılında Harvard Üniversitesinden aldığı bursla Harvard Kennedy School’da “Politika ve Programları Geliştirmek İçin Kanıt Kullanımı” yönetici eğitimi programını tamamladı. Amerika ve birçok Avrupa ülkesinde eğitim ve okul sistemlerini yerinde inceledi.



Öğretmen Ağı; öğretmenlerin, meslektaşları ve farklı disiplinlerden kişi ve kurumlarla bir araya gelerek güçlendiği bir paylaşım ve işbirliği ağıdır. Ayrıntılı bilgi için tıklayın.