Bugünü İyileştirip Yarını Şekillendirmek
Yıl 2011, aylardan Eylül, şehri İstanbul’un bir mahallesinde bir hüzün; yıkılan harabeye dönmüş binalara, hasret; binalarla yıkılıp giden anılara, umut; inşa edilecek yarınlara. Sevgili kuzenimle ortak olduk bu yasa, “çocuklar yas tutmamalı” dedik, sıvadık kolları. Oturduğun yerden olmazdı, yürüyerek — yer yer koşarak — karşılanmalıydı; yaslar, yıkımlar, hasretler, umutlar. Yola koyuldum, çocuklarla çocuklar için güzel günler inşa etmeye.
Fatih’in Karagümrük mahallesinde, evinizin holünden hallice bir mekanı olan, içine dünyalar sığdırmaya çalıştığımız bir dernek; Sulukule Gönüllüleri Derneği. Çocukların yas tutmalarına engel olmak için okuldan çıkar çıkmaz koştuğum, “haftada bir gün sürekli gelseniz yeter, fazlasına bakmayın” uyarılarına aldırmayıp zaman zaman 5 gün soluğu aldığım, çocuklarla çalışmanın “a”sıyla tanışıp “s”sine kadar öğrendiğim, deneyimlediğim yer.
Burada 5 yıl boyunca, dezavantajlı çocuklarla çalıştım. Dezavantajlı çocuklarla çalışmak zordur; dikkat etmeniz gereken çokça şeyin yanında, incitmemeniz gereken incinmiş bir ruhla çalışıyorsunuz çünkü. Bir de üstüne üstlük yapacağınız çalışma “gökyüzü gibi hiçbir yere gitmeyen” çocukluklarına yönelik olacağı ve geleceklerini şekillendireceği için bir kat daha titizlenmeniz gerekiyor.
Bu çalışmaları planlarken, hâlihazırda altında imzamız olan Çocuk Hakları Evrensel Beyannamesi’nin dayanağını bilip yetişkinlerin inşa ettiği bu dünyada, çocukların kendilerini var edebilecekleri alanlar yaratmalısınız. Onları, yarının büyükleri olarak değil, bugünün bireyleri olarak görmeli, yapamadıklarına odaklanmayıp yapabildiklerini yüceltmelisiniz.
Ülke nüfusunun %30’unu oluşturan çocuklarla; bu değerler üzerinden çalışmalar gerçekleştiren insan sayısının çok olmadığını, üzülerek, söyleyebilirim. Bu sınırlı kaynakları düşününce %30’un yüzde kaçına yetebilirsiniz ki?
2016’nın Ocak ayında Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’yla fark ettim ki, onların dünyasını şekillendirmek, zenginleştirmekle ilgilenen birileri var; öğretmenler. Sınıfında ayrımcılıkla mücadeleyi dert edinmiş, çocuğun iyi olma haline -ailesini katarak- nasıl destek olabileceğini düşünen, temel bilimleri daha iyi nasıl anlatabilirim sorusuna kafa yoran öğretmenler var. Sonra bir aydınlanma: “ne şanslı bu öğretmenlerden ders alan çocuklar!” ve peşi sıra gelen bir soru: “Neden her çocuk bu çocuklardan olmasın?” Hele ki sınıfta ders anlatırken gördüğüm öğretmenlerin Öğretmen için Festival’de sunum yapmadan önceki heyecanlarına ortak olunca… O yetememe hissi yerini tatlı bir heyecana bıraktı.
Temmuz ayından bu yana Öğretmen Ağı’nda; çocukların okulda soru sorabilmelerinden, hata yapabileceklerini anlamalarına, kantindeki zorbalığın giderilmesinden, farklılıkların birlikte öğrenebileceği ortamlar yaratmaya birçok farklı konu üzerinde çalışıp çocuğun iyi olma halini dert edinen 46 öğretmenle ve farklı disiplinlerden bir o kadar insanla bir aradayım. Sahada öğrendiklerimi konuşan geniş kitleleri gördükçe; birlikte yürüdüğüm insan sayısının aslında ne kadar fazla olduğunu fark edip umutlanıyorum. Bir kelebeğin kanatlarında taşıdığımız bir his olduğu için de, önemsiyorum.
Bugün, yazının girişinde bahsini ettiğim hüzünlü çocuklara binlerce milyonlarca yenileri eklendi; evet. Yapmak istediğini hayata geçiremeyen onlarca idealist insan yeni hayal kırıklıklarıyla karşılaştı; evet. Her koşuşumuzu 100 metre engelliye çeviren yapılar var; evet. Fakat tüm bunlara inat çocukların iyi olma haline katkı yapmak isteyen insanlar inatla buradalar ve bu insanlar dünden öğrenip, bugünü iyileştirip yarını şekillendiriyorlar. Var olsunlar!
Ne demiş şair;
“Herhal ilerdedir yaşanacak günlerin en güzelleri…”
Yazar Deniz Göktaş hakkında:
Çağlayan İlköğretim Okulu’nda başlayan eğitim hayatı, Deniz’i İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü’ne getirdi. Üniversitedeyken sivil toplum alanıyla tanıştı. Dünyayı daha yaşanılabilir bir yere dönüştürme umuduyla bu alanda gönüllülüğe başladı. Dezavantajlı çocuklarla çalıştığı Sulukule Gönüllüleri Derneği’nde, farklı alanlarda çalıştığı Toplum Gönüllüleri Vakfı’nda çeşitli rol ve sorumluluklar üstlenerek değişim ve dönüşüme katkı sağlamak için adımlar attı. Öğretmen Ağı’nda yer alarak, adımlarını sıklaştırmak ve daha önce temas etmediği yeniliklere temas etmek, ona yolda olduğunu hatırlatıyor.