15 Şubat itibarıyla köy okullarında, 1 Mart itibarıyla tüm okullarda yüz yüze eğitim kademeli olarak başlıyor. En önemli konulardan biriyse, öğretmenlere aşı uygulaması ve bu süreçte sağlıklarını nasıl koruyacakları. Bu süreçte öğretmenler hem kendi sağlıklarını korumak, hem de öğrencilerin güvenli ve sağlıklı bir eğitim hayatı sürmelerini sağlamak için büyük bir sorumluluk üstleniyor. Bütüncül bir sağlık anlayışı, öğretmenlerin fiziksel olduğu kadar duygusal iyi olma hallerinin de sağlanmasını gerektiriyor. Okula dönüşte sağlığın arka planını tartışmaya açıyoruz.
Türkiye’de 15 Şubat itibarıyla köy okulları açıldı. 1 Mart itibarıyla ise tüm okulların tüm kademelerinde yüz yüze eğitime başlanacağı ve belli kademelerde yüz yüze sınavların olacağı öngörülüyor. Salgında ortaya çıkan zorlayıcı unsurlar, yüz yüze eğitimin ve okullardaki öğrenme ortamının önemini bir kez daha hatırlattı. Okulların yeniden açılmasında öncelik, öğrencilerin, öğretmenlerin ve diğer personelin fiziksel, zihinsel ve psikososyal sağlıkları ve iyi olma halleri ile sosyal ilişkileri dahil olmak üzere güvenliklerinin sağlanması ve korunması olmalı.
Okula dönüş süreci nasıl olmalı?
Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk 6 Şubat 2021’de yaptığı açıklamada, aşı uygulamasında, açılacak sınıfların öğretmenlerinin öncelikli olacağının mesajını verdi. Yüz yüze eğitim uygulaması pek çok sebepten bir gereklilik, ancak uygulamanın sürdürülebilir olması ve kamu sağlığı açısından daha fazla risk oluşturmaması için gerekli tüm önlemlerin alınması gerekiyor.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilal Özcebe bu konuda "Hem öğretmenler hem de öğrenciler, okulların açılmasıyla risk grubunun içerisine girecekler. Şimdiye kadar öğrenci ve öğretmenler evde olduğu için, ayrıca çocuklarda ölüm oranları düşük olduğu için, aşı takviminde daha geri sıralara atıldılar ancak bu tablo tersine dönerse ivedilikle önlem alınmalıdır." yorumunu yapıyor. Halk Sağlığı Uzmanları Derneği Çocuk Sağlığı Çalışma Grubu ise bu dönemde, okulların kapalı ve açık olmasının öğretmenlere yönelik olumlu ve olumsuz yönlerini ortaya koyan bir rapor yayımladı. “Okullarda Yüz Yüze Eğitime Başlanmasına İlişkin Rapor” başlıklı çalışmada öne çıkan olumsuz yönlerden biri, okulların açılması durumunda öğretmenlere ve ailelerine enfeksiyon bulaşma riskinin artması olarak belirtiliyor. Öte yandan, öğretmenlerin işlerine geri dönmeleri ve yüz yüze eğitime başlayabilmeleri konusu olumlu bir yön olarak değerlendiriliyor.
Aşı yüz yüze eğitimin anahtarı olabilir mi?
Okula sağlıklı bir dönüş yapabilmek için, ARKA PLAN ekibi olarak, sağlık alanında çalışan uzmanların önerilerine danıştık.
Görüşlerini paylaşan uzmanlardan biri olan İzmir İl Sağlık Müdürlüğü Ambulans Servisi Başhekimliği Destek Hizmetleri Birim Sorumlusu Dr. Ural Akçay, öğretmenlerin ve öğrencilerin sağlığının korunması için sosyal mesafe ve hijyen kurallarına dikkat çekiyor. Sosyal mesafeye özellikle dikkat edilmesi gereken beden eğitimi gibi derslerin yeniden yapılandırılmasının, diğer derslerde ise damlacık oluşturması sebebiyle sınıf içinde yüksek sesle yapılan aktiviteler gerçekleştirilmemesinin gerekliliğini vurguluyor. Bunun yanı sıra, Covid-19’dan korunma yollarına ilişkin uyarıcı ve dikkat çekici afişlerin kullanılmasının, düzenli eğitimlerle virüsün bulaşma yolları, virüsten korunabilmek için alınacak önlemler ve hijyen kurallarının anlatılmasının ve hatırlatılmasının önemine değiniyor.
“Ateşi 37,5 ve üzeri olan öğrenci, okul binası dışında veya girişinde oluşturulan izolasyon odasına alınmalı ve okul doktoruna veya hemşiresine haber verilmeli. Öğrenci, velisine teslim edilerek sağlık kuruluşuna gönderilmeli; öğrenci dışındaki hastalık belirtisi gösteren diğer kişiler ise sağlık kuruluşuna yönlendirilmeli.” diyen Akçay’ın, okula sağlıklı dönüş için diğer tavsiyeleri ise şöyle:
- Sağlık Bakanlığı tarafından onaylı ve ruhsatlı dezenfektanlarla okulların kapalı ve açık alanlarının hijyeni sağlanmalı. Belli aralıklarla da dezenfeksiyon işlemi tekrar edilmeli ve giriş kapılarına hijyenik paspas konulmalı.
- Yemekhanelerde ve tuvalet lavabolarında bulunan bataryalar ve sabunluklar sensörlü olarak yenilenmeli.
- Bina girişlerinde, lobilerde, her sınıfın girişinde ve binanın farklı noktalarında yeterli sayıda el antiseptiği bulunmalı.
- Her öğrenci için tek kişilik sıra düzenine geçilmeli ve sosyal mesafe kuralına göre yeni oturma düzeni sağlanmalı.
- Teneffüsler ve öğle yemeği araları öğrencilerin toplu hâlde bir araya gelmelerini engelleyecek şekilde düzenlenmeli.
- Nöbetçi öğretmen sayısı artırılarak teneffüslerde öğrencilerin yakın teması önlenmeli.
- Öğrenciler yemek masasında çapraz oturma planına göre oturmalı. Her sınıf ve her öğrenci için yemek masasında oturma yeri sabitlenmeli. Kahvaltı ve yemek sırasında tek kullanımlık çatal, kaşık ve bıçak kullanmalı.
Görüşlerini paylaşan uzmanlardan Prof Dr. Hilal Özcebe ise çocukların sağlıklı yaşam kurallarına uymasına ilişkin davranışların ve ortamın oluşturulması gerektiğinin altını çiziyor. Bunlar arasında sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite, uyku düzeninin sağlanması en önemlileri olarak sıralanabilir. Özcebe, bu davranışların okul ve aileler tarafından titizlikle ele alınarak kazandırılması gerektiğini söylerken, salgının devam ettiğini unutmadan kurallara uymanın önemini vurguluyor.
Özcebe okula uyum konusunda, çocukların okula yeniden başlamasıyla beraber yeni kurallarla tanışacaklarını, okullarda uygulanan yeni enfeksiyon önlemleriyle yeni bir yaşam tarzına alışmaları gerekeceğini, bu durumun “hasta olma kaygısı”, “yeni kurallara uymada güçlükler” gibi farklı duygulanım durumları yaşamalarına neden olabileceğini ekliyor.
“Yaşamın ilk yıllarından itibaren kazandırılması amaçlanan ‘yaşam becerileri’nin geliştirilmesinde, bir dönem ara verilmiş olmanın getirdiği sorunlar da ortaya çıkabilir. Öğretmenlerin, çocukların ruhsal ve sosyal gelişimlerine olumlu katkı vermesi beklenmektedir. Çocukların stres yönetimi, baskılara karşı koyabilme, sosyal ortamların etkisine karşı koyabilme, iletişim becerilerinin geliştirilmesi, kendi istek ve duygularını ifade edebilmesi gibi becerilerin geliştirilmesine yönelik bir ortam oluşturmaları beklenmektedir.” diyen Özcebe’nin okula sağlıklı dönüş için diğer önerileri ise şöyle:
- Maske kullanımı: “Çocuklarımızın solunum hijyenine uyması için ‘maske kullanması’ gerekmektedir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 12 yaş üzerinde mutlaka ve 6-11 yaş arası ortama uygun olarak maske kullanımı önerilmektedir. Maske takılmadan el hijyeninin sağlanması, maskenin üzerine ellenmemesi, canı sıkıldığında çıkarma ve herhangi bir yere koyma gibi uygulamaların yapılmaması çok önemlidir. Uygun maske büyüklüğünün seçilmesinin yanı sıra, maskenin değiştirme sıklığı ve atılmasıyla ilgili kurallar çocuklara ve ailelere öğretilmelidir. Eğer, kumaş maske kullanılıyorsa, aile tarafından temizliğinin yapılması gerekmektedir.”
- El hijyeni: “Pandemi başından beri en çok vurgulanan konulardan birisi olup, sabun ile 20 saniye el yıkama uygulamasına dikkat edilmelidir.”
- Fiziksel mesafe: “Çocuklarımız uzun süredir birbirlerinden ayrı kalmışlardır. Tekrar eskisi gibi dokunma, eşya paylaşımı gibi konularda davranış değişikliği geliştirmeleri gerekmektedir.”
Öğretmenler okula dönüş ile ilgili ne diyor?
Okula dönüş sürecinde çocukların psikolojik olarak okula uyumunu sağlamak için öğretmenlere düşen görevleri, bir yandan sosyal mesafeyi korurken, diğer yandan ders içeriklerini etkileşimli kılabilmek ve çocukların hijyen ve sağlık bakımından önemsendiği bir eğitim ortamı yaratmak için; öğretmen, okul idaresi ve ebeveynler arasındaki ilişkinin nasıl olması gerektiğine dair öğretmenlerin görüşlerini sorduk:
“Okula dönüş daha önce olduğu gibi heyecan, korku, umut ve mutluluğu bir arada deneyimlemeyi barındırıyor. Her biri uyum için bazen zorlayıcı, bazen yol açıcı ve esasında doğal duygular. Bu doğallığı bilip akış içinde dengede ve iyi olmak, hem öğrenciler için bu iyilik halini paylaşabilmek hem de kendimiz için önemli. Buna dair 2020 yaz döneminde Öğretmen Ağı Çevrimiçi PDR Grubu olarak hazırladığımız “Yeni Dönemde Okula Uyum” kitapçığı çerçeve çizebilir. Öğrencilerin birbirlerini gözeterek, birbirlerini önemseyerek ve bunu sözleriyle, yüz ifadeleriyle hissettirerek içten etkileşimlerini sürdürmesi mümkün. Bunun yolunu açmak, kendi temassız bağlarımızı güçlendirmek üzerine çabalamakla başlar gibi geliyor.”
Öğretmen Ağı Değişim Elçisi Şeyma Büyükurvay
“PDR servislerinden yararlanılarak her öğrenciye özel olarak test, anket, otobiyografi yoluyla ihtiyaçlar belirlenebilir çünkü her öğrenci biricik ve farklıdır. Drama, resim, şiir, anı gibi yollarla duygusal paylaşımları arttırmaya, çocukları dinleme ve anlamaya daha fazla önem vermek gerekiyor. Bunun yanı sıra süreçle ilgili doğru, işlevsel bilgi vermek ve dürüst olmak çok mühim.”
Öğretmen Ağı Değişim Elçisi Mehmet Cemal Yıldız
“Aslında sosyal olarak bir mesafe yok çünkü yakınlık dokunmak değil nitelikli bağlar kurabilmek ile ilgili. Korunması gereken şeyin fiziksel mesafe olduğunu ama fiziksel mesafelerin sosyal bir bağ kurmak için engel olmadığını düşünüyorum ayrıca çocukların hijyen ve sağlık bakımından önemsendiği bir okul ortamı yaratmak için öğretmen okul idaresi ve ebeveynler arasındaki işbirliği ve etkileşim çok önemli. Ebeveynlerin çocukları okulda alınan tedbirlere önceden psikolojik olarak hazırlamış olması gerekmektedir. Öncelikle okulda gerekli her türlü tedbir alınmalı ve çocukların konularla ilgili farkındalığını arttırıcı hatırlatmalar yapılmalı. Öğrencilerin eğitim öğretim başlamadan önce bu süreci sahiplenip içselleştirmelerini sağlamak için planlar yapmalı ve sürecin düzenli bir şekilde yürütülmesi için veliye bilgi aktarımında bulunulmalıdır.”
Öğretmen Ağı Değişim Elçisi Yasemin Çubukçu
Güvenli eğitim ortamını sağlamak için öğretmenlere önerilerimiz var
Okula dönüşün yeniden gündeme geldiği bu günlerde, yüz yüze eğitime devamın inisiyatife bırakılması sebebiyle öğrenme kaybı, virüse karşı henüz tam koruma içeren bir ilaç/aşı geliştirilmemiş olması sebebiyle öğretmenlerin bu süreçte nasıl güvenli bir çalışma dönemi geçirebilecekleri gibi iki temel konu dikkat çekiyor. Bu gelişmeler, salgın sürecinde geliştirilmiş kılavuzlara, yayımlanmış makalelere ve dünyadan örneklere yeniden bakma ihtiyacını doğuruyor. Güvenli eğitim ortamını sağlamak için öğretmenleri yararlanabileceğini düşündüğümüz kaynakları aşağıda derledik:
- UNICEF’in eğitim-öğretim yılının ilk yarısında yayımladığı makale, öğretmenlerin kendilerini ve öğrencilerini korumaları için ipuçlarını ve öğretmenleri destekleyici bilgilerden oluşuyor.
- 2020 COVID-19 Pandemisine Karşı Eğitimde Atılabilecek Adımlara Rehberlik Edecek Bir Çerçeve Raporu, 98 ülkede eğitim ihtiyaçlarının ve ortaya çıkan yanıtların değerlendirmesine dayanıyor. Eğitimin çeşitli ülkelerde krize karşı verdiği tepkiler inceleniyor.
- Öğretmen Ağı Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik (PDR) Çalışma Grubu, 2020-21 eğitim-öğretim döneminde öğretmen ve öğrencilerin okula uyumunu kolaylaştırması hedefiyle, “Yeni Dönemde Okula Uyum Kitapçığı: Öğretmenlere ve Öğrencilere Yönelik Yaratıcı Çözümler” başlıklı bir kitapçık hazırladı.
- Köy Okulları Değişim Ağı okula dönüşte öğretmenleri destekleyecek etkinlikler içeren COVID-19 Salgını Sonrası Okula Dönüş Kitapçığı’nı yayımladı.
- Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Klinik Eğitim Süpervizörü ve Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Ebru Hanife Dönmez “Okul Sağlığını Nasıl Sağlarız?” başlıklı yazıyı Öğretmen Ağı Medium hesabı için kaleme aldı.