Türkiye, okulların en uzun süre kapalı kaldığı ve en uzun süre uzaktan eğitim yapan ülkeler arasında. Uzaktan eğitimle derinleşen eşitsizlik, telafi eğitimlerini bir hayli zorlayan öğrenme ve kazanım kayıplarına yol açtı. Hem akademik becerilerin kazanılması hem de çocuğun iyi olma halinin desteklenmesi için önemli bir kurum olan okulların salgın nedeniyle kapatılması başta dezavantajlı gruplar olmak üzere en çok öğrencileri etkiledi. Uzaktan öğrenciliği öğrenme kayıpları ve çocuğun iyi olma kavramı üzerinden tartışmaya açıyoruz.
Salgının ikinci yılına girdiğimiz bu günlerde sağlık, ekonomi ve eğitim başta olmak üzere pek çok alanda önemli sınavlardan geçiyoruz. Eğitimde eşitsizlik, dijital uçurum ve hibrit eğitimin yanı sıra salgınla birlikte hayatımıza giren ve en çok tartışılan konulardan biri de öğrenme kaybı oldu. Öğrenme kaybı, öğrenme çıktılarının ölçüldüğü iki ayrı zaman arasında gözlemlenen düşüş olarak tanımlanıyor.
Eğitimin çıktılarına bakışımız eğitimden ne beklediğimizi gösteriyor
Türkiye’nin de tarafı olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye göre eğitim hakkı eğitime erişimle sınrılı değil. Aynı zamanda eğitime erişimi, eğitimin amaçları ve niteliğiyle birlikte güvence altına alır. Bu da eğitim aracılığıyla, çocuğun kişiliğini, yeteneklerini, farklı boyuttaki becerilerini en üst düzeyde geliştirmesi gerektiğini ifade eder. Dolayısıyla, eğitimin çıktıları yalnızca akademik başarı ve becerilerle değil, bunlarla birlikte çocuğun iyi olma haline ilişkin göstergeleri de barındıran, daha geniş kapsamlı bir tanım. Eğitimin bu yönde çıktılar üretip üretmediği ise çocukların eğitim hakkından yararlanıp yararlanmadığının temel bir göstergesi.
Türkiye’deki eğitim sistemi çocuklara 12 yıl ve üzeri süre eğitim-öğretim sağlıyor. Buna karşın, elde edilen öğrenme çıktısı 8,9 yılda alınması beklenen çıktıya denk. Eğitimden beklenen öğrenme çıktıları salgından önce tam olarak elde edilemediği gibi, koronavirüs salgınından etkilenen eğitim, öğrenme kaybını artırma riski taşıyor.
Türkiye’de artan eğitime erişim sorunu öğrenme kaybı doğuruyor
Türkiye’de halihazırda yaşanan eğitime erişim sorunu salgınla birlikte daha da arttı. Erişim, çeşitli nedenlerle özel önlem gerektiren çocuk grupları için daha büyük bir sorun oldu. Erişimin yanı sıra, erişilen eğitimin içerik ve yöntemi de bu süreçte büyük bir değişim geçirdi. Tüm bunların eğitimin çıktılarına yansımalarından biri de yine öğrenme kaybı.
Türkiye’de henüz salgından kaynaklanan öğrenme kaybına ilişkin kamuoyuyla paylaşılan kapsamlı bir araştırma bulunmuyor. Başka ülkelerde ise araştırmalar mevcut. Eğitim sistemlerindeki farklılıklar nedeniyle, bu araştırmaların öğrenme kayıpları hakkında sunduğu bulgulardan Türkiye’deki öğrenme kaybına yönelik çıkarımda bulunmak gerçekçi olmasa da bu olguya dair bilgi ve öngörüleri güçlendirebilir:
- ABD’de yapılan bir araştırmaya göre matematik başarısı, 3-8. sınıf düzeyleri için 2020 yılında 2019’a göre belirgin bir biçimde geriliyor.
- ABD’de yürütülen başka bir çalışmaya göre öğrenciler matematikte beklenenden ortalama üç ay gerideler.
- Belçika’daki bir araştırmaya göre ilkokulun sonunda yapılan sınavlarda en düşük başarı düzeyi 2020’de salgın koşullarında sınava giren öğrenci grubuna ait.
- Hollanda’da yapılan bir araştırmaya göre eğitim düzeyinin daha düşük olduğu hanelerde öğrenme kaybının %60 daha fazla olduğu görülüyor.
Türkiye’nin ve COVID-19’la mücadele eden diğer ülkelerin eğitim sistemlerinde olan değişimi izlemek, bu değişimin eğitimin paydaşlarına ve eğitim politikalarına olan etkisini tartışabilmek için ERG Eğitim Gözlemevi ekibimizin başlattığı “Koronavirüsün Eğitime Etkileri” yazı dizimizin 8. Bölümünde Araştırmacı Umay Aktaş Salman, dördüncü haftasında seyreltilmiş yüz yüze eğitimin nasıl gittiğini araştırdı. 26 Mart’ta yayımlanacak Seyreltilmiş Yüz Yüze Eğitim Nasıl Geçiyor? başlıklı yeni bölümde sahada yaşanan farklı uygulamalar, çocukların hem akademik hem de sosyal duygusal açıdan okula nasıl geri döndüklerine ilişkin öğretmen ve veli deneyimleriyle yer alıyor.
Türkiye’de artan eğitime erişim sorunu öğrenme kaybı doğuruyor
Öğrenme kaybı, giderek derinleşerek yerini öğrenme yoksulluğu kavramına bırakmaya aday. Bu sebeple, öğrenme kaybıyla bağlantılı olarak değerlendirilmesi gereken başka bir kavram da öğrenme yoksulluğu. Öğrenme yoksulluğuna ilişkin gösterge, hem okul dışındaki çocukların hem de okulda olmasına karşın temel okuma becerilerine sahip olmayan öğrencilerin oranı dikkate alınarak hesaplanıyor.
TIMSS 2019 sonuçları öğrencilerin temel beceri düzeyinin yükseldiğini gösterse de salgın koşulları, öğrenme kaybı gibi öğrenme yoksulluğunun artmasına da neden olabilir. Türkiye’de 4. sınıf düzeyinde öğrenme yoksulluğu oranının %22. Bununla birlikte, salgın öncesinde öğrenme yoksulluğu içerisindeki çocukların salgın koşullarından diğerlerine göre daha olumsuz etkileneceği söylenebilir.
UNICEF ise çocukların bir yıl daha okula gitmemesi durumunda ortaya ağır sonuçlar çıkacağını söylüyor.
- Dünya genelinde okulların kapatılmasıyla birlikte, okul dışı kalmış çocukların sayısı 24 milyon artış göstererek yıllardır karşılaşılmayan bir seviyeye ulaştı.
- Çocuklar bu dönemde okuma ve temel matematik becerilerini yeterince geliştiremedi ve 21. yüzyıla ayak uydurabilmek için ihtiyaç duydukları beceri ve yetenekleri edinemediler.
- Akranlarından uzak olan çocukların hareketlilikleri azalıyor ve bunun neticesinde çocuklar fiziksel zindeliklerini kaybediyor ve duygusal açıdan stres belirtileri gösteriyor.
- Okulların sunduğu sosyal güvenlik ağlarının yokluğunda bu çocuklar istismara, çocuk evliliklerine ve çocuk işçiliğine karşı daha savunmasız hale geliyor.
Çocukların üzerindeki psikolojik, ekonomik ve akademik etkiler
Çocukların üzerindeki psikolojik, ekonomik ve akademik etkiler“Televizyonumuz da bozuktu, geçen sene de hiç takip edemedim televizyondan dersleri. Evdeki ders kitaplarından kendi kendime bir şeyler yapmaya çalıştım. Kendimin öğretmeni oldum.”
6. sınıf öğrencisi
“Arkadaşlarımı hiç göremeyecekmişim gibi geldi, bu süreç hiç bitmeyecek gibi geldi. 7. sınıfı uzaktan eğitimi verimli kullanamadan bitirdim, 8. sınıfın başında da verimli giremedim derslerime. Eksiklerim var.”
8. sınıf öğrencisi
“Kuryelik yapıyorum, siparişleri götürüyorum, temizlik yapıyorum, bulaşık yıkıyorum. Dükkândan canlı derslere bağlanmaya çalışıyorum. Böyle bir ortamda dersi anlamak, dinlemek çok zor. Öğretmenler de ‘Neredesin sen, gürültü çok’ diyor. ‘Dükkândayım, çalışmak zorundayım’ dedim ama kimse de dönüp başka bir şey sormadı.”
11. sınıf öğrencisi
“Rahat geliyor, evde olmak. Uzaktan eğitimi sevdim. Bilgisayardan olmasını seviyorum. Bilgisayarla uzaktan eğitime kadar çok bağlantım yoktu. Bazen merak ettiğim bir şeyi araştırıyordum, videolar izliyordum. Şimdi teknolojik olarak daha fazla tecrübem var.”
3. sınıf öğrencisi
“Böyle bir eğitimden, deneyimden geçmiş insanlar olarak ileride nerede ve nasıl olacağız?”
Uzun Hikâye | Çocukların Gözünden Pandemi
“Pandemiyle birlikte okullar çocukların daha büyük daha derin ihtiyaçlarını karşıladığı yerler olmaya başladı, daha doğrusu bu konudaki farkındalığımız arttı.”
Koç Okulu Genel Müdürü Prof. Dr. Murat Günel
Öğretmen Ağı Bağlantılar Panel Serisi | Okulu #YenidenDüşün
“Okul öncesinde de büyük kaybımız oldu. Ana dili Türkçe olmayan çocuklarımız var. Türkçeyle ana sınıfında tanışıyor. Yüz yüze eğitimdeki gibi Türkçe öğretmek mümkün değil. Ana sınıfından 1. sınıfa gelecek öğrencilerimizde bu sorunu yoğun göreceğiz.”
İlkokul Müdürü İmran Azboy
Koronavirüsün Eğitime Etkileri VII | Değişmeyen tek şey öğretmenin önemi
Halihazırda eğitime uyum sürecinde olan Suriyeli çocuklar, Eğitim Bilişim Ağı’na (EBA) erişimde ve ders içeriklerini takip etmekte güçlüklerle karşılaşıyor. Bu güçlüklerin başında televizyon, bilgisayar gibi teknik ekipmanların eksikliği ve kalabalık hane koşulları geliyor. Bununla beraber pandemi döneminde ekonomik gelir kaybına uğrayan hanelerde, çocukların ev içi emeğe ya da hane bütçesine katkı sağlaması beklenebiliyor. Uzmanlar, bu etkenlerin Suriyeli çocukların eğitime ara verme ve eğitimden kopma riskini artırabileceğini belirtiyor.
“Özel eğitime gereksinim duyan çocuklar için bireysel ve birebir eğitim çok önemlidir. Bu sebeple her bir öğrencinin özelliklerine uygun olarak ayrı bir eğitim planı hazırlanır. Bireysel Eğitim Planı adını verdiğimiz bu plan doğrultusunda özel eğitim uzmanı tarafından ya da onun eşliğinde özel yöntemler, araç-gereçler kullanılarak eğitim verilir.”
Öğretmen Ağı Değişim Elçisi İsmail Örnek
Uzaktan eğitim sürecinde özel gereksinimi olan çocukların tipik gelişen çocuklar gibi uzaktan eğitim hizmetinden yararlanabilme, bilgi ve becerileri kazanabilme, daha önce öğrendiklerini unutma ve gelişimlerinin ilerlememesi durumları büyük bir problem olarak ortaya çıkıyor. Özel gereksinimi olan çocuklar yetersizliklerinin türü ve derecesine göre ekrana odaklanmada, ekran başında kalabilmede, motive olmada, çalışmaları tamamlamada yani yüz yüze etkileşim ve fiziksel temas olmadan öğrenmede zorlanabiliyorlar. Tipik gelişim gösteren akranları uzaktan eğitimde kendi kendilerine yetebilirken özel gereksinimli öğrencilerde bu süreç aile desteği ile yürütülmeye çalışılmış ancak ailelerin gerek özel eğitim, gerek pedagoji anlamında büyük eksiklikleri nedeniyle istenen sonuca ulaşılamadığı görülüyor.
Bunun yanında günlük rutini bozulan özel gereksinimli öğrencilerin, değişen sürece istenen hızda uyum sağlayamadığı, okullara dönüşlerinde yoğun kaygı bozukluğu ve olumsuz davranışlar edindikleri, tipik gelişim gösteren akranlarında ortaya çıkan eğitim kayıplarını kat be kat aşan bir durumla karşılaşıldığı söyleniyor.
“Bence pandemi döneminde öğrenme kayıpları olup olmadığı çocuğun sosyal ve ekonomik koşullarına bağlı olarak değişecektir. Bazı öğrencilerimin öğrenme kaybı yaşamak yerine kendi imkânları ile kendi öğrenme süreçlerini inşa ettiğini görüyorum. Diğer tarafta okulda yüz yüze olmadığımız süreçte pek çok 8. sınıf öğrencisininin dershanelere gittiğini ya da özel ders aldığını görüyorum. Olası bir kaybı önlemek için tedbir almışlar. Üçüncü grupta ise okuldan tamamen ayrı bir hayat yaşamış çocuklar var. Bu gruptaki çocukların ilk günler kalem tutmaya bile çekindiklerini gördüm. Ben derslerimi beceri temelli işlediğimden bilgi kayıpları üzerinde durmadım ama becerilerin ve özgüvenin zayıfladığını gözlemdeğimi söyleyebilirim.”
Öğretmen Ağı Değişim Elçisi Seval Binici