Dijital teknolojiler hepimiz için temel bir ihtiyaca dönüştü. Uzaktan eğitim süreciyle birlikte öğretmenler ve öğrenciler dijital araçları geçmişe kıyasla çok daha yoğun kullanmaya başladı. Uzaktan eğitime yeniden dönüşle birlikte, dijital araçları kullanmanın yanı sıra bu araçların anlamlı pedagojik değişim için kullanılması daha da önem kazanıyor. ARKA PLAN’ın bu bölümünde dijital pedagoji kavramını öğretmenlerin görüş ve deneyimleriyle tartışmaya açtık.
Salgın öncesinde teknoloji ve eğitim ilişkisine dair genel-geçer kanının şu olduğu söylenebilir: teknoloji geleceğin meselesi ve bugün için bir lüks. Dijital teknolojilerin “lüks”ten temel ihtiyaca dönüşmesi oldukça ani oldu. Bu aciliyet, uzaktan eğitimi yüz yüze eğitimin ikamesi olarak düşünmeyi ve var olanı adapte etmeyi beraberinde getirdi. Zamanla deneyimleyerek fark ettik ki, teknolojiye erişmek yeterli değil. Eğitim Kolektifi Genel Editörü Aylin Göçmen, teknolojinin bilgiyi nasıl öğretileceğini bizlere göstermediğini ya da bilginin daha iyi öğrenilmesini sağlamadığının altını çiziyor. Göçmen, “Teknoloji bilgiyi öğrencilerin sosyo-kültürel özelliklerine, deneyimlerine ve beklentilerine göre tasarlamaz. Bunları sağlayacak olan öğretmenin kendisidir.” diyerek dijital pedagojinin önemine dikkat çekiyor.
Salgın sürecinde ise EBA ve diğer uzaktan eğitim araçları, öğretmenler ve öğrenciler tarafından geçmişe kıyasla çok daha yoğun kullanıldı. Uzaktan eğitimi deneyimleyen öğretmenlerin dijital araçlara ve en önemlisi de teknopedagojik alana yönelik yetkinlikleri arttı. Öğretmenlerin salgın sürecindeki deneyimleri Eğitim İzleme Raporu 2020: Öğretmenler dosyasında, son bir yılda öğretmen politikaları alanında yaşanan gelişmeler ve güncel araştırmalarla ele alınıyor. Dosya 24 Kasım 2020 Salı günü ERG YouTube kanalında canlı yayınlanacak etkinlikle kamuoyuyla paylaşılacak.
Dijital Pedagoji nedir?
Dijital araçların eğitim bağlamında salt kullanımına değil, anlamlı pedagojik değişim için kullanılmasını işaret eden bir kavramdır. Öğretmen Ağı Değişim Elçileri Gizem Ok Uluçay ve Ahmet Canbaz’ın konuk olduğu Öğretmenin Sesi podcast serisinin “Dijital Pedagoji” konulu bölümünde Uluçay, “dijital” ve “pedagoji” kavramlarının hayatlarında ayrı ayrı yer aldığını ancak pandemiyle birlikte sıkça ihtiyaç duyduğumuz dijital pedagojinin, dijital araçların yardımıyla, nitelikli etkileşim sağlayabileceğimiz, amacına uygun bir öğrenme yaratmanın kendisi olduğunu ifade ediyor. Canbaz ise, özellikle eğitim alanında “teknoloji kötüdür ve ondan uzaklaşmamız gerek” algısının törpülendiğini söylüyor. Peki dijital araçların anlamlı kullanımının ardındaki diğer fırsatlar neler?
Boğaziçi Üniversitesi Yabancı Dil Eğitim Bölümü’nden Dr. Senem Yıldız, Öğretmen Ağı Değişim Elçisi öğretmenlerle bir araya geldiği etkinlikte; hızla dijital araçların kullanımına adapte olmanın meydan okuyucu bir zorluk olduğunun altını çizmekle birlikte, yeni yaklaşım ve yenilikçi çözümler bulmak için bir katalizör olabileceğini de söylüyor. Yıldız, çevrimiçi uzaktan öğretimin, esneklik, öğrencinin kendi hızında öğrenme, kişiselleştirilmiş öğrenme deneyimi gibi fırsatları barındırdığını ekliyor.
Değişim Elçisi öğretmenler, kendi birikim, uzmanlık ve deneyimlerine dayanarak Dr. Senem Yıldız’ın bahsettiği fırsatların şunlar olduğunu söylüyor:
Gökhan Karaosmanoğlu: Kaynaklara ulaşım, araştırma yapma ve geri bildirim sürecinin işletilmesi gibi açılardan bakıldığında çevrimiçi ortamda gerçekleştirilen eğitimin pek çok avantajı var. Eğitim kaydını sonrasında izlemenin, eğitimi gözden geçirmenin ve notlar almanın da yüz yüze eğitime göre daha kolay olduğu söylenebilir.
Tuba Işık: Yüz yüze ve dijital süreci beraber düşündüğümüzde eşsiz fırsatlar var. Daha fazla işbirlikli öğrenme, daha hızlı sonuç odaklı çalışmalar ve sonuç değerlendirmeleri bunlardan önemlileri.
Gizem Ok Uluçay: Dijital araçlar, hayatımızda gidemeyeceğimiz yerlerin kapılarını açtı. Örneğin, sanal müze gezisi yaptık. Gezinin ardından yaptığımız tartışmalarda çocukların evde kaldıkları süre boyunca eğlenmeye ne kadar ihtiyacı olduğunu anladık.
Salgın süreciyle birlikte okulların kapatılmasından yaklaşık 1.724.000.000 öğrenci ve 63.000.000 öğretmen etkilendi. Eğitim-öğretim süreçlerinin kesintiye uğramaması için ülkelerde farklı çözümler üretildi. Türkiye’de salgın sürecinin etkileri tüm öğretmenler için aynı olmadı. Okullarındaki öğrencilerin dijital araç gereçlere ulaşım düzeyleri, dijital araç gereçlere yönelik yeterlikleri, uzaktan eğitim için gerekli olan teknopedagojik alan bilgilerinin farklılıkları, kendilerinin ve öğrencilerinin yaşam koşulları ve kendilerine sağlanan destek mekanizmaları öğretmenlerin bu süreçteki deneyimlerini derinden etkiledi.
Uzaktan eğitime yeniden dönüş, yeniden düşünmeyi gerektiriyor
Dijital araçların artık yüz yüze eğitimin bir alternatifi ya da dersi zenginleştirmek için kullanılan bir öge olmayacağı muhakkak. Uzaktan eğitime tekrar döndüğümüz bugünler, eğitim teknolojilerinin bize kazandırdıklarını dijital pedagoji yaklaşımıyla yeniden düşünmek için en doğru zaman. Eğitim teknolojilerinin kapısını araladığı yeni deneyimler, esasında geleceğin eğitimine ilişkin çok daha büyük bir potansiyele, okul dışında yeni öğrenme ortamları yaratma fırsatına işaret ediyor:
Değişim Elçisi öğretmenlerden Ahmet Canbaz, yeni dünyanın sorunlarını çözmek için çözüm yollarımızı güncellememiz gerektiğini söylüyor;
Ahmet Canbaz: Derste daha pasif bir tutum sergileyen öğrenciler aktif olarak derse katılmaya başladı. Öğrenciler sadece dinleyen iken; bu ortadan kalkmaya başladı. Yüzyüzeyken varsa çocuğun tedirginliğini çözebiliyorduk. Dijitalde çok iyi kavrayamadık ama oyunlaştırmayla kaygıları azaldı, grup çalışmalarında odaya yollayarak, görevler vererek o tedirginliklerini aldık. Ters yüz edilmiş sınıflarında araştırma ödevleri verdik. O ifadeyi göremesek de, ses tonlarından anlamaya başladık.
Yüz yüze Eğitimden Uzaktan Eğitime: Eğitimin Durakları
Dr. Senem Yıldız, “Öğrencinin ve öğretim elemanının aynı fiziksel mekânı paylaşmak zorunda kalmadan, internet bağlantısı olan cihazlar aracılığıyla sanal bir ortamda birbiri ile yazılı, sesli, görüntülü ve interaktif bir iletişime girdiği bir öğrenme modeli” olarak tanımlanan çevrimiçi uzaktan eğitimin, yüz yüze eğitime bir alternatif olmadığını, çok daha farklı eğitim modelleri olduğunu belirtiyor. Yıldız, “Geleceğin eğitimini düşünürken, imkânların daha çeşitli olabileceğini bilmeliyiz” diyor.
Belirsizliğin Ardında Yeni İhtimaller Bulmak Mümkün
Geleceğin eğitimindeki yeni ihtimaller çeşitli olsa da, bunun için öncelikle gerekli teknolojik araçlara ve internet altyapısına sahip olmak şart. Değişim Elçilerinden Sibel Tartut da, dijital pedagojiyi tartıştığı Pandemi Sürecinde Eğitim ve Dijital Pedagoji başlıklı blog yazısında aynı noktaya değiniyor: “Bu hakimiyetin sağlanması için öncelikle öğrenciler arasındaki dijital uçurumun giderilmesi ve sahip olduğumuz gücün muhasebesinin doğru yapılması, pandeminin avantaja çevrilmesi önemlidir.”
Öğretmenlerden Meslektaşlarına Tavsiyeler
Gökhan Karaosmanoğlu: Eğitim içeriğinin dijitale uyarlanması sürecinde kazanımlar göz önünde bulundurularak katılımcı sayısının ve sürenin belirlenmesi gerekiyor. Aynı zamanda eş zamanlı konuşma ve hareket gerektiren etkinliklerin büyük gruplar halinde değil; bireysel, ikili ya da üçlü gruplar halinde gerçekleştirilmesi daha etkili olabiliyor. Zoom gibi platformlarda ara odalarının özellikle katılımcıların grup olarak bir konuyu değerlendirmek, tartışmak ya da geri bildirim vermek amacıyla kullanılması eğitim sürecini daha etkin kılıyor. Bunların dışında katılımcılara etkinliklerde kullanmaları amacıyla bir sıra numarası verilmesi öğrenme sürecini daha verimli kılabiliyor.
Tuba Işık: 'Daha başka?' diye sormak, çemberin dışında düşünmek, bu konuda yayınlanan yayınları ve paylaşımları takip etmek, öğrenmek ve gelişmek adına eğitimlere katılmak ve sanırım en çok gelişmeye açık olmaktan vazgeçmemek... "Bizim işimiz anlatmak değil öğrenme ortamları yaratmaktır." Sanırım bu odakta kaldığımız sürece her öğretmen süreçte kendi gelişimine en iyi gelecek olan yolları yine kendi bulacaktır.
Gizem Ok Uluçay: Önemli olan topluluk duygusu oluşturabilmek. Duyguları konuşmadan vazgeçmemek, isimleriyle hitap etmek, teknolojik baskıyı çocuklardan almak, dersten sonra araştıracağı şeyler vermek. Öğretmenin “buradalık” hissini çocuğun düşünmesini sağlayacaktır.
Dijital Pedagojiyi Kaynağından Öğrenmek için Öneriler
Değişim Elçileri Gizem Ok Uluçay ve Ahmet Canbaz’ın konuk olduğu “Dijital Pedagoji” başlıklı podcasti dinleyin
Boğaziçi Üniversitesi Yabancı Diller Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Senem Yıldız’ın konuşmacı olduğu Deneyim Paylaşımındaki “Uzaktan Eğitimde Dijital Pedagoji Tasarımı Nasıl Yapılır?” sunumunu izleyin
Öğretmen Ağı Değişim Elçisi Sibel Tartut’un kaleme aldığı “Pandemi Sürecinde Eğitim ve Dijital Pedagoji” başlıklı blog yazısını okuyun