Denizli’deyiz Gari!
Nisan buluşmamızdaki iki günlük yoğun çalışmamızın ardından sohbet ederken Denizli’de de bir etkinlik yapsak nasıl olur, diye bir soru gelmişti yürütücü ekipten. Bu soru ardından hem mutlu olmuş hem de heyecanlanmıştım; çünkü bu gerçekten çok güzel olurdu!
Denizli’ye döndükten sonra, AÇEV’in Baba Destek Programı (BADEP) için Cafer Sadık Abalıoğlu Vakfı yetkilileri ile görüşmeye vakfa gittim. BADEP kapsamında nasıl bir işbirliği yapabileceğimiz üzerine konuşurken benzer bir işbirliğini Öğretmen Ağı olarak da yapıp yapamayacağımızı düşündüm ve bu konuyu vakıf yetkililerine açtım. Onlar, işbirliği fikrine sıcak baktıklarında, etkinlik konusunun neler olabileceği hakkında da fikir alışverişi yapmaya başladık. Vakıftan, “Kapsayıcılık konusunda Denizli’de bir ihtiyaç var mı? Ne düşünüyorsun?” diye bir soru geldiğinde, yakın çevremde böyle bir ihtiyacı hissettiğimi belirttim. Kapsayıcılık ve ayrımcılık temalı bir etkinlikte SEÇBİR‘in çalışmalarının farklı bir bakış açısı kazandırabileceğini düşündük (Ve etkinlik sonrasında gelen geri bildirimlerden de doğru bir karar verdiğimizi gördük.). SEÇBİR, Bilgi Üniversitesi bünyesinde kurulmuş Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Merkezi. Çalışmalarında, eğitimi sosyoloji bilimiyle birleştirip kapsayıcılık, ayrımcılık, hak temellilik vb. kavramlarını araştırarak bulguları ve önerilerini sunuyorlar. Öğretmen Ağı’na içerik ve bu çalışmalar kapsamında ilk günden itibaren destek vermekteler. Karşılıklı bilgilendirmelerle devam eden böyle bir sürecin sonunda, Cafer Sadık Abalıoğlu Vakfı’nın mekan ve yerel katılımda sağladığı davetli desteğiyle 03 Haziran Cumartesi günü Zaferiye Abalıoğlu Bilim ve Sanat Merkezi’nde “Kapsayıcı Eğitim ve Öğretmenler: Disiplinlerarası Öğrenme İmkanları ve Alternatif Materyaller” atölyemizi gerçekleştirdik.
Bu Öğretmen Ağı için ilk yerel deneyimdi. Başlama saati geldiğinde ekip olarak heyecanımız katılımcıları gördükçe daha da arttı. Öğretmenler, öğrenciler, işitme ve görme engelliler derneklerinden temsilciler, Denizli Otistik Çocuklar Derneği temsilcileri ve birçok farklı STK gönüllüsünün katılımıyla başlayan etkinliğimiz Öğretmen Ağı’nın tanıtılması ve deneyimlerin paylaşılmasının ardından ders kitaplarında engellilik konulu atölyemizle devam etti. Bu arada etkinlik, İşitme Engelliler Derneği’nin katkısıyla işaret diline de çevrildi.
Etkinlikte bizi en çok etkileyen, katılımcıların aktif bir şekilde tartışmalara ve atölyelere katılımları, bitme vakti yaklaştığında, “Neden erkenden bitiriyoruz?” şeklindeki soruları oldu. Çünkü bu bize doğru ve keyifli bir iş yaptığımızı, Öğretmen Ağı kapsamında Denizli’de yapılacak yeni etkinlikler için bir istek ve farkındalık yaratabildiğimizi gösterdi.. Böylelikle, en başından itibaren aklımızın bir köşesinde hep düşündüğümüz “Nasıl yaygınlaşabiliriz?” sorusunun cevabını da almış oluyorduk.
Öncelikle yerel sivil toplum kuruluşlarının desteğini almış olmak, bu kurumlarla işbirliğini geliştirmek yaygınlaşma sürecinde önemli bir kazanım (Burada CSA Vakfı yetkililerine, mekan desteği için bir kere daha teşekkür ederiz; eski çırçır fabrikasından muhteşem bir sanat ve bilim mekanı yaratmışlar!), gönüllü katılımcılar organik büyüme için olmazsa olmazımız. Neler yapabileceğimizi konuştuğumuz son bölümde katılımcıların istekli olması ve beklentilerini ortaya koyması Öğretmen Ağı’nın yerelden edindiği ilk tecrübe olması açısından önemliydi.
Şimdi bu tecrübeleri nasıl artıracağımızı düşünmeye başladık bile! Biliyoruz ki önümüzdeki dönemde ağımıza katılacak olan birçok arkadaşımızla yeni bir çok etkinlik yapacağız. Tam da burada bugün gelen bir telefonun bizim için anlamından bahsetmek gerekiyor. Sabah okula geldiğimde telefonum çaldı. Arayan bir rehber öğretmen arkadaşımdı. Öğretmen Ağı kapsamında yaptığımız etkinliği internetten gördüğünü ve kaçırdığı için çok üzüldüğünü belirterek kendisinin seminer döneminde “kapsayıcılık” üzerine okullarında bir sunum yapacağını ve etkinlikle ilgili konuşmak istediğini belirtti ve ben kendisini okulumuza davet ettim. Yaklaşık bir buçuk saat boyunca Öğretmen Ağı ve etkinliğimiz, karşılıklı paylaşım ve daha sonrasında Öğretmen Ağı ile Denizli’de neler yapabileceği hakkında konuştuk. Bu konuyu okulunda öğretmen arkadaşlarıyla paylaşacağını söyledi. Ve gün içerisinde birkaç öğretmen arkadaşım Denizli’de yerel medyadan etkinliğimizi duyduklarını ve kaçırdıkları için üzüldüklerini belirttiler.
Peki bunlar bizim için niye önemli? Bunun, aslında bizim tam da istediğimiz organik büyümenin kendisi olduğunu düşünüyorum. Yavaş yavaş ve doğal sürecinde yaygınlaşarak , zaman içerisinde yerelde ağlar oluşturmak ve farklı yerel ağlarla ilişkilenmek ve öğretmenlerin birbirlerinden beslendikleri bir yapıya ulaşmanın küçük, ama önemli adımları.
Denizli’deki bu ilk deneyimin ardından kapsayıcı ve sürdürülebilir bir “ Öğretmen Ağı” sürecini oluşturmak, hedefimiz olmalı.
Bu güzel hafta sonu için emeği geçenlere Denizli’den selamlar!
Yazar Meriç Dönmez hakkında:
1976 yılında Köln’de doğdu. Okul hayatına başlamak için yedi yaşında Türkiye’ye döndü. İlkokul, ortaokul ve liseyi Nazilli’de tamamladı. 1994 yılında Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitim Programları ve Öğretim Bölümünü kazandı. 1998 yılında mezun oldu. Öğretmenliğe 2002 yılının mayıs ayında başladı. Öğretmenlik öncesi banka ve farklı sektörlerde çalışmıştır.
MEB’de 2002 yılında özel eğitim öğretmeni olarak başladı. Şu an bir ilkokulda rehber öğretmen olarak çalışmaktadır. Bunun yanında çeşitli kurumlarda yetişkin eğitimi alanında çalışmaları devam etmektedir.