Çocuklarımızın Gazetesi
Yazar: Gamze Yatkın
Çocuklara dokunmak istiyorum.
Evet evet çocuklara.
Hatta durun bir dakika, çocuklara değil tüm çocuklarıma.
Tabi ki yanlış duymadınız.
Üç tane, yirmi yedi tane, üç yüz elli tane çocuğuma.
Bütün çocuklarıma.
Çocuklarıma do-kun-mak istiyorum.
Çocuklarıma ulaşmak istiyorum.
Böyle başladı karın ağrıları. Karın ağrıları diyorum ki sahiplenmiş olmayalım. İçine düştüğümüz belirsizlikte ne yöne baksak olanaksızlıklar karşıladı bizi. Okullara veda edilmiş -hatta vedaya zaman bırakılmamış- cebimizde hiç hazırlık yok, ekranlarla henüz haşır neşir değiliz ama kucağına düşmüşüz online eğitimin. Belirsizliğin karşısında ilk yardım setimiz henüz hazır değil.
“Ah, vah, tüh” demeden önce bir de Okul Öncesi’nin düştüğü durumu düşünün. Gerçi adı yoktu ki düştüğü durum olsun. Sahi hayrete düşürmüştür bu durum sizi de değil mi? Çocukların en önemli çağı, en verimli zamanları. Öğrenmeye en açık oldukları, hayatın küçük bir provasını deneyimledikleri, model aldıkları ve model olmaya başladıkları, kuralları tanıdıkları, doğayı keşfettikleri , kısacası hayata merhaba dedikleri zaman. Evet evet tam olarak hem öğrendikleri hem de öğrettikleri en güzel yaşları. Süreçte göz ardı edildiler. Yeni başlayan düzene dahil edilmediler.
Böyle başladı karın ağrıları. Karın ağrıları diyorum ki sahiplenmiş olmayalım. İşte biz dayanamadık bu ağrılara. Çocuklar dedik, göz ardı edilen hazineler dokunulmak istiyor. Ulaşılmak istiyor. Ses vermek, sese ortak olmak istiyor. Ne mutlu bize ki iyi huylu çocuklar yetiştirmeyi tutku edinmiş insanları bir araya getiren Ağ’ımız, Ağ kafamız var. Heh geldik mi bizde bir araya? Verdik mi kafa kafaya? Derdimiz büyük, sancısı çok. Eee, verdik mi el ele. Görseniz dağları devirmeye, sellerin önüme set çekmeye, kuraklığa son vermeye hazırız. Sığmadı enerjimiz dağa taşa. Volta attık orda burada. Ah dedik içeriği dolu bir bülten olsa müthiş olur. Aaa bir de bültende unutulmaya yüz tutmuş şiirler yer alsa, yetişkinlere psikolojik açıdan destek veren alan olsa, içinde bolca oyun olsa, çocukların çok seveceği şarkılar olsa, çocuk kitapları olsa, doğa olsa, toprak olsa, hava olsa, bulut olsa şu olsa, bu olsa… Jüpiter’de hayat olsa, orada üç dönüm arazimiz olsa… Tabi burası şaka.
Fikirler havada uçuştu anlayacağınız. Geçmişten bugüne içimize dert olan, çocuklara neredeyse hiç aşılanmayan gazete kültürü fikri geldi oturdu mu kafamıza. Eee haydi buradan yakalım. Uyunur mu bu fikir düştükten sonra akla. Neyse efendim biz uyumadık, yemedik içmedik düştük bu gazete fikrinin peşine. Saatler harcandı, uğraşlar verildi, emekler ortaya döküldü ve sonunda nur topu gibi çocuğumuz düştü kucağımıza. İşte böyle çıktı “Çocuk Gazetesi” ortaya. Çocuklarımıza dokunmanın derdine düşerken, çocuklarla bir olmayı düşlerken, birlikte gazete kültürünü yeşertmeyi hedeflerken çıktı. İyi ki de çıktı. Kısacık zamanda çocuklarımıza ulaştı. Yetişkinlere merhaba dedi, eğitimcilere selam verdi ve gitti çocuklarımızı kucakladı. İşte biz o an rahat bir nefes çektik ve huzur doldu içimiz. İyi ki geldi “Çocuk Gazetemiz” dedik. Arkamıza yaslandık ve şu soru düştü dilimize: Eee yeni sayımızın teması ne arkadaşlar?
Gamze Yatkın Hakkında
1992 yılında Denizli’de doğdu. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünden 2014’te mezun oldu. 2014 yılından bu yana okul öncesi kurumlarında sınıf öğretmenliği yapmaktadır. Alanında verimli olmak için eğitim ve seminerlere katılmaya özen göstermektedir. Öğretmen Ağı çalışmalarını yakından takip etmektedir. Aynı zamanda akıl ve zeka oyunları eğitmenliği yapmaktadır.
Öğretmen Ağı; öğretmenlerin, meslektaşları ve farklı disiplinlerden kişi ve kurumlarla bir araya gelerek güçlendiği bir paylaşım ve işbirliği ağıdır. Ayrıntılı bilgi için tıklayın.