Çar, 11/22/2023 - 14:01 tarihinde halukgoksel tarafından gönderildi

Yayın Tarihi

Anlatıyor Ağ’a Takılan Anlatılmazını

Yazar: Muhammed Atalay

“Gece

Fenerimi yaksam mı, karanlığımı

Bekleyip dursam mı öylece.”

Edip Cansever, “Anlatıyor Oltacı Eyüp Anlatılmazını”

Uzun bir gecenin içinde pencereden dışarıya bakıyordum. Bir tek gecenin sesi duyuluyordu. Kendi sesimi kaybetmiş miydim yoksa bulamıyor muydum, emin değilim. Zeynep’e yazdım, Öğretmen Ağı’na gidelim, neticede artık öğretmenliği deneyimliyoruz, dedim. Zeynep, iyi niyetli, sağduyulu ve duyarlıydı.

Soğuk bir gündü, koştur koştur gittik. Dersten çıkmış, hiçbir şey yiyememiştik. Atıştırmalıklardan aldık, çayımızı koyduk, not defterlerimizi açtık ve ilgiliyle dinledik ne anlatıldıysa. Çıkışta uzun bir sohbete tutulduk. Aldığımız notları, mekânı konuştuk. Şanslıyız ki Deneyim Paylaşımı ve diğer etkinlikler yeni yeni başlamıştı.

Aldığımız her notun, katıldığımız her etkinliğin, bizi mesleki anlamda birbirimize yakınlaştıracağını bilmeksizin, uzun bir yolda yürümeye başlamıştık, derken, Murat katıldı bize. Aklındaki problemleri çözüme ulaştırınca konuşan, parlak zekâlı biriydi Murat. Yürüdüğümüz yol genişlemişti.

Her etkinlik çıkışı, yapılanları değerlendiriyor, kendi alanımızda bunu nasıl uygulayabiliriz, sorusunu sorarak başka bir karanlığı aydınlatmaya çalışıyorduk. Bazen karanlıkta kalıyorduk, yolu bulamıyorduk ama merakı diri tutunca gittiğimiz yol aydınlanıyordu.

Bir başka gece, Murat’ı aradım. Zarflarla ilgili aklımdaki düşünceyi anlattım. Amacım konuyu daha somut hale getirebilmekti. Uzun uzun konuştuk. Sabah fakültede tekrar konuşmak üzere sözleştik. Aramızdaki uzun konuşmalar devam ettikçe çevremizdeki kalabalık da artıyordu. En son, sınıftaki bir grup arkadaşa aklımızdaki soruları paylaştık ve kendi aramızda oturum yaparak koca bir eğitim durumu çıkardık. O gün Murat’ın gözündeki inancı, Zeynep’in artan heyecanını gördüğümü hatırlıyorum.

Başka bir gün, hiç bilmediğimiz bir okulda merakla ilgili başka bir Deneyim Paylaşımı’na katılacaktık Murat’la. Zeynep gelemeyecekti. Ben tüm şaşkınlığımla saatleri karıştırmıştım. Biraz geç kalacaktık. Bunun sorun olup olmayacağını öğrenmek için Öğretmen Ağı telefonundan bilgi almak istedik. Kolaylaştırıcı Ekip’ten Zeynep açtı telefonu. Elbette, dedi, tüm sevecenliğiyle, gelebilirsiniz. Hiç problem değil.

Koştur koştur gittik okula. Zaten çıkışı da bir o kadar maceralıydı.

Yürüyelim, dedik. Zaten uzun uzun konuşuyoruz. Bir yol ayrımına geldik. Sanki bir başka yol ayrımında değilmişiz gibi. Şurası doğru yoldur, diye bir yola saptık. Yanlış çıktı. Hiç bozuntuya vermedik. Bir otobüse binerek vapur iskelesine gittik. Denizin üstünde, gecenin ışıkları, elimizde kitaplar, aklımızda tonlarca soru, koyu bir sohbete tutulduk.

O gün anlamıştım ki fenerimi yakmanın vakti çoktan gelmişti. Üstelik yalnız da değildim. Her birimizin yollarını kesiştiren Öğretmen Ağı, çoktan fenerlerini yakmış, yürüyordu.


Muhammed Atalay Hakkında

Muhammed Atalay, 1997 yılında Hatay’da doğdu. İstanbul Ünivesitesi Türkçe Öğretmenliği bölümünden mezun oldu. Öyküleri, Öykü gazetesi ve Kitap-lık dergilerinde yayımlandı. Kitap-lık dergisine Alice dosyasını hazırladı. Okurken katıldığı Öğretmen Ağı’nda Değişim Elçisi.