Çar, 11/22/2023 - 14:01 tarihinde halukgoksel tarafından gönderildi

Yayın Tarihi

A’dan Z’ye Yaratıcı İsimler Sözlüğü

Yazarlar: Muhammed Atalay ve Zeynep Hancı

Kalıpları yeniden üretenlerden, tek boynuzlu bir at üzerinde bulutlara koşanlardan, ılık feminizm rüzgârları estirenlerden, bildik bir öyküyü anımsatanlardan, ilk olmaya çalışanlardan, özlenenlerden, hatıralardan, duyduklarımızdan, okuduklarımızdan, dans ettiklerimizden, hayali arkadaşlarımızdan, tebessüm ettirenlerden, yol gösterenlerden… Kısaca bizi yaratıcı özgüvenleriyle yıkayıp çamaşır ipinde kurutanlardan bir sözlük oluşturduk. Kendi sözlüğünüzü hatırlatacak kişilerle karşılaşmanız dileğiyle, iyi okumalar.

Andy Warhol: Sanat tarihinin Lady Gaga’sı. Hayatında kalıplarla karşılaşmış “Sen sanat katilisin, güzellik katilisin, hatta kahkahanın da katilisin!” denilen, kalıpları kırsa da kırmasa da, kalıpları yeniden üretse de belki kalıpların kendine dönüşse de sıra dışı olmaya cesaret eden yaratıcı karakter.

Björk: Dinlerken aynı anda hem karanlık bir sessizliğe hem gürültülü sokaklara götürüyor. Aynı anda hem cesur hem utangaç hissettiriyor. Tüm duygu ve düşünceleri iç içe geçiren, tek boynuzlu bir at üzerinde bulutlara koşan tatlı kadın.

Cher: Annesinin “Bir gün yuva kuracak ve zengin bir adamla evleneceksin,” demesi üzerine “O zengin adam benim anne :)” diyen ve içimde feminizmin ılık rüzgârlarını estiren ikonik anların kadını.

Çiğdem Kağıtçıbaşı: Psikoloji ve sivil toplum alanında hangi araştırmayı yapsam, hangi akademisyenin çalışmalarına baksam, hangi kurumun arka planını incelesem hep orada olan, herkesin minnetle andığı, her dakikasını toplum yararına ayırmış olan özlem duyulan insan.

Dua Lipa: “New Rules” ile kuralları yeniden hatırlatan bu mükemmel kadın, “Be The One” ile hem kendimizi hem kalp kırıklarımızı tanımama önayak oldu. 2020’de karantinaya girdiğimiz o günlerde “Future Nostalgia” ile bambaşka bir yere götürdü beni. Karantinada sık sık dinlediğim bu albüm, tek başıma geçirdiğim çok gecede içimde bilmediğim dans etme hissimi bana gösteren “Love Again” şarkısıyla hep kulaklarımda ve ritimlerimdeydi.

Erdem Moralıoğlu: Kendi ismiyle oluşturduğu Erdem markasıyla tüm dünyada öncü bir moda üreticisi olmasının yanında, benim için, bildik bir öyküyü anımsatan tasarımlarına sık sık baktığım ve bildik o öyküyü bulmaya çalıştığım biri olarak kalacak Erdem Moralıoğlu.

Ferit Edgü: Yıllar önce “Kaçkınlar”ını okuyup hayran kaldığım Ferit Edgü’nün “İşte, deniz Maria”sını okuduğumda yarattığı biçemde yüzdüğümü hissettim. Yıllar sonra hatırladığım bu his, öyle çok etkilemişti ki beni peş peşe kitaplarını okudum. Yazdıklarından dersler çıkaran birçok okur gibi ödevimi iyi yapmaya çalıştım durdum.

Guim Tio: Barcelonalı genç sanatçı Guim’in çizimlerinde kullandıkları renkler ve karakterlerini gösterdiği mekânlar ile her zaman hafızamda yer ederek bir ara benim de resim yapmaya başlamamı sağlamıştı. Ben şu an resim yapmıyor olsam da onun çizdiklerini kendim çizmiş gibi hisseder, arada kendimi onun resimlerinde buluyorum.

Ğ yerine Rihanna: Bir ödül töreninde söylediği “Don’t Stop The Music”i döne döne dinleyince abim dayanamayıp “Yeter artık,” demişti. Durmamıştım ben de, gizli gizli dinlemeye devam etmiştim. Yıllar geçti, ne hayranlığım bitti ne bıkmadan dinlemelerim. Şarkılarını ilk dinleyen, kliplerini ilk izleyen olmak için geceleri ne kadar uykusuz kaldığımı iyi bilirim. Barbadoslu bu büyük ikonun tüm coolluğuyla sürdürdüğü sanat hayatına tanık olmak ve donanma üyelerinden biri olmak epey havalı bir his.

Hepsi: Benim dönemimdeki birçok kişinin istese de istemese de, sevse de sevmese de bildiği, şarkılarını ezberden söylediği o müthiş kız grubu Hepsi, sınıfımızdaki kızların teneffüslerde çalıştığı danslarıyla, defter, silgi, kalem, çanta, televizyon programı, reklamlar, kısacası her yerde olmasıyla unutulmaz bir fenomene dönüşmüştü. Sorarsanız bizim en sevdiğimiz Hepsi kızı, Eren. Gülçin sevenleri de ayrıca severiz.

Idina Menzel: Orlando’da Walt Disney World’de kostüm sorumlusu olarak tam zamanlı çalıştığım, Rapunzel’in peruğunu düzeltip, Pamuk Prenses’in korsesini sıktığım, Sindirella’nın çamaşırlarını astığım zamanları kolaylaştıran, her sabah sekmeden 08.30’da çalan o şarkıyı söyleyen harika ses.

İhsan Oktay Anar: Liseyi kazandığım ilk yıl tanıştım; sonrasında İstanbul’u bırakarak Ankara’ya yollara düştüm. Bana hep çocukluğumun akşamlarında anneannemin anlattığı masalları ve İstanbul’u hatırlatan yazar.

Jennifer Lawrence: Hayatınızda hiç idealleştirdiğiniz kimse oldu mu? Oyunculuğunu da kendisini de izlerken; konuşurken ve şarkı söylerken dinlerken de “Onun gibi olmak nasıldır acaba?” diye kendimi alamadığım eğlenceli, esprili, güzel, zeki, yetenekli, muhtemelen birazdan nazar değecek, kişilik.

Keanu Reeves: Metroya binen, parktaki bankta gazete okuyan, gelirini set çalışanlarına bağışlayan Hollywood’un Mevlanası. Çoğu insanın popüler kültür diyerek hayatında önemli yer tutmayan filmleri, benim defalarca izlemekten sıkılmayacağım; o tatlı konfor alanını bana yaşatan hatıralar.

Lana Del Rey: Lise son sınıfta “Video Games” ile tanıştığım; üniversitede bana defalarca “Blue Jeans” dinleten, hâlâ Spotify listemde üst sıralardaki yerini koruyan hüznün kraliçesi.

Murathan Mungan: Çok üretken ve üretken olduğu kadar her işine, yazdığı her sözcüğe hayran olduğum Murathan Mungan’ı ilk okuduğumda, yaz geliyordu. Sonra koca bir yaz geçti. Kendimi onun sözcükleriyle yıkanmış halde buldum. O gün bu gündür sözcükleriyle yıkanır, sonra bir çamaşır ipinde kuruturum kendimi.

Nick Cave: “Push the Sky Away” albümünü bıkmadan usanmadan, her gece dinleyerek gökyüzüne bakıp hayaller kurduğum bu büyük yaratıcının en çok da “Jubilee Street” şarkısını severdim. Sonradan gelen albümü, filmleri, konseri derken ne zaman dinlesem gökyüzünü aradığım bu büyük müzisyenle birçok hayal kurduk, çok şey borçluyum.

Orhan Pamuk: Ne zaman okusam çok yakın bir arkadaşımla konuşmuş gibi hissediyorum. Zekasına, anlattıklarına, gösterdiklerine, oyunlarına her zaman hayran bırakan bu büyük yazarın dönüp dönüp söylediklerine, söyleşilerine bakarken buluyorum kendimi. Yakın bir arkadaşımı daha iyi tanımak için durmadan yapıyorum bunu. Ne fazla ne az, hep yanımda olmasını diliyorum.

Öykü & Berk: “Evlerinde lambaları yanıyooor.” diyen bu iki kardeşi duyduğumda küçüktüm ama tanıdığım tüm arkadaşlarımın ve benim zihnimde birçok şey yaktı. Hepimiz bu iki kardeşin şarkısını dinledik, yetmedi bağıra bağıra tüm detaylarıyla söyledik. O yüzden bu listede olmazsa olmazdı Öykü & Berk. Çocukken bizim gibi içinde, aklında bir şeyleri yakan tüm arkadaşlarım için.

P!nk: Pop müziğe kendimi kaptırdığım dönemlerde çizgisini herkesten farklı bulduğum P!nk, beni çılgın dans partilerine davet ettiği gibi bir odada tek başıma kalabilmemi sağladığı için de, çizgisi gibi ayrı bir yerde.

Renee Zellweger: Bazı filmler, oyuncularıyla özdeşir; bazı filmlerin oyuncularını izlerken onların gerçek hayatta da arkadaşınız olmasını ve “All by Myself” şarkısını bağırarak söylerken birlikte şarap içmek istersiniz. Benim de hayali arkadaşım; romantik komedilerin kötü aşığı — iyi dostu: Bridget.

Salvador Dali: Küçükken evde pek çok ressamın içinde eserlerinin olduğu özel bir kitabı olurdu; resme ilgim de o zamanlar başladı. Onun kitabına baktığımda çizdiklerine inanamamıştım. Beni rüyalarıma götüren, rüyaların da gerçeğe dönüşebileceğini kanıtlayan sıra dışı sanatçı.

Şebnem Ferah: İstiklal caddesini her yürüdüğümde, radyonun sesini her açtığımda, sigara dumanının olduğu her yerde kendini hatırlatan; herkesin her şarkısı için ayrı bir hikayesi, ayrı bir anısı, özel bir yeri olan güzel gözlü, güçlü sesli kadın.

Türkan Şoray: Yeteneği ve güzelliği Atıf Yılmaz ile birlikteyken daha da parlayan Türk Sineması’nın Sultanı. Vesikalı Yarim’de onu izlerken yanında kim olursa olsun başka birine bakmamın mümkün olmadığı kadın.

Ursula K. Le Guin: Onu okuyana kadar hemen hemen hep aynı düşüncelere sahip kişileri okuduğumu ve izlediğimi; farklı olan kimseyle tanışmadığımı anladığım yazar. Lisede en sevdiğim kitapla, ayrı bir evrenle, ideolojiyle, bakış açısıyla beni tanıştırarak bunu gösterdi. Çünkü, “Aklınızı kazanmak, hak etmek gibi fikirlerden arındırın, ancak o zaman düşünebileceksiniz.”

Ülkü Tamer: Ders kitaplarında “İkinci Yeni şairlerinden biri” olarak okuduğum Ülkü Tamer’le yayınevinde tanışmak sanki yıllardır tanıdığım yakın birini görmek gibiydi. Güler yüzü, enerjisi ve aceleci tavrı, beni o kadar çok etkilemişti ki hakkında yazılanları çabucak okumuştum. İyi ki o gün oradaydım da tanıştım. Tebessümle anımsar dururum.

Vüs’at O. Bener: Lisedeki edebiyat öğretmenim “Havva” öyküsünü okuduğunda uzun süre bu öykü üzerine konuşmuştuk. Ya da bana uzun gelen bir süreydi bu. O halı, Havva, her şey yıllarca zihnimde gitti geldi. Yazmasaydı ya da ben onunla tanışmasaydım ne olurdu düşünmek bile istemiyorum ama iyi ki yazdı da hayatımda birçok şeyi etkiledi.

Yaşar Kemal: “Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca” sayesinde tanıştığım büyük çınar, söylediği her cümle ile farklı diyarları göstermekle kalmayıp, onun içinde dolaşabilmem için de sınırsız imkân sunmuştu bana. Sonrasında kütüphanede bulup okuduğum “Çukurova Yana Yana” hâlâ unutamadığım bir hayranlık bıraktı bende. Tanışamamış, bir imza alamamış olmak en büyük üzüntülerimden biridir. Neyse ki emanet ettiği cümlelerden birkaçını biliyor da, yolumu hatırlıyorum.

Zeki Müren: Sanat güneşi. Yaktığı ışık, döneminin de ötesinde herkese yol gösterdi. Yaptığı sahne şovları, giydiği kıyafetler ve berrak sesi geceleri aydınlattı. Bazen uyutmadı, bazen de uykunun sesi oldu. Kısaca, hepimizin bildiği efsane, gerçek bir ikon.


Muhammed Atalay Hakkında

Hatay’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği bölümünden mezun oldu. Öyküleri, Öykü gazetesi ve Kitap-lık dergilerinde yayımlandı. Kitap-lık dergisine Alice dosyasını hazırladı. Şu an Aposto!’nun Duende ekinde yazıyor, MSVD Ajans’ta Proje Sorumlusu olarak çalışıyor. Öğretmen Ağı Değişim Elçisi.

Zeynep Hancı Hakkında

2018 yılında Boğaziçi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü’nden mezun oldu. Erasmus programı kapsamında gittiği Utrecht Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’nde çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde yer aldı. Anne Çocuk Eğitim Vakfı’nda, TED Rönesans Koleji‘nde Psikolojik Danışman olarak stajlarını gerçekleştirdi. 2018 Ağustos ayından bu yana Öğretmen Ağı’nda Ağ Etkileşim Sorumlusu olarak çalışıyor. Yaratıcı Problem Çözme, Tasarım Odaklı Düşünme, kapsayıcı eğitim, sosyal duygusal öğrenme, toplumsal cinsiyet, dijital kolaylaştırıcılık başta olmak üzere farklı konularda faaliyetler yürütüyor. Hobi olarak resim, illüstrasyon, küçülen kağıt ve polimer kil ile ilgileniyor.


Öğretmen Ağı; öğretmenlerin, meslektaşları ve farklı disiplinlerden kişi ve kurumlarla bir araya gelerek güçlendiği bir paylaşım ve işbirliği ağıdır. Ayrıntılı bilgi için tıklayın.