Çar, 11/22/2023 - 14:01 tarihinde halukgoksel tarafından gönderildi

Yayın Tarihi

Öğretmenler Uzaktan Eğitimi Nasıl Deneyimliyor?

Yazar: Fulden Ergen

Koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında, dünyadaki pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de örgün eğitime ara verildi. Ülkemizde, 23 Mart 2020 tarihinden bu yana uzaktan eğitim uygulanıyor. Öğretmeninden öğrencisine, velisinden okul idarecisine eğitimin tüm paydaşları için uzaktan eğitim yeni bir süreç.

Uzaktan eğitim sisteminde öğretmenin rol ve sorumluluklarının ne olacağı, eğitim içeriklerinin nasıl kurgulanacağını, internete erişimi olmayan öğrencilerin eğitime nasıl devam edeceği, öğretmenlerin hangi dijital araçları kullanabileceği gibi pek çok soruyu beraberinde getirdi. Bu sorulara, öğretmenlerle yanıt aramaya başladık. Öğretmenler bir yandan kendi sorumluluklarını ve çalışmalarını uzaktan eğitime adapte ederken, bir yandan da öğrencileri ve velileri sürece hazırladı. Uzaktan eğitime geçilmesiyle birlikte, öğretmenlerin eğitim sistemindeki kilit rolünü ve neden dönüştürücü gücü en yüksek aktörler olduğunu bir kez daha anladık.

Öğretmen Ağı olarak, Koronavirüs salgınıyla birlikte hızla dönüşen eğitim sürecinde öğretmenlerin ihtiyaçlarını anlamak ve çalışmalarımızı bu ihtiyaçlar doğrultusunda şekillendirmek istedik. Örgün eğitime ara verildikten hemen sonra, 13 Mart 2020 tarihinde Öğretmen Ağı Değişim Elçileri ile bir anket paylaştık ve uzaktan eğitim için nelere ihtiyaç duyduklarını sorduk. 27 Değişim Elçisi öğretmenin katıldığı anketin yanıtları, üç ana ihtiyacı ortaya koydu:

  • Meslektaş Dayanışması: Öğretmenler bu süreçte yalnız olmadıklarını hissetmek istiyor ve birbiriyle dayanışmaya ihtiyaç duyuyor.
  • Dijital Okuryazarlık ve Dijital Araçlar: Öğretmenler, Dijital okuryazarlık becerisinin ve dijital araçlara hakimiyetin, uzaktan eğitimde kilit öneme sahip olacağını düşünüyor.
  • Erişilebilirlik: Öğretmenler, internete ve dijital teknolojilere erişimi kısıtlı olan pek çok öğrenci olmasından dolayı, uzaktan eğitim sürecinde kapsayıcılığın sağlanamayacağından endişe ediyor. Meslektaşlarının internet bağlantısı olmayan öğrencilerle iletişim kurmak için geliştirdiği stratejilerin yaygınlaşmasına ihtiyaç duyuyor.

Anket sonuçları, deneyimleri paylaşmanın “iyi geldiğine”, meslektaş dayanışmasının yalnızlık hissine panzehir olduğuna işaret ediyordu. Hızla dönüşen öğretmen ihtiyaçlarını yakından takip etmek, öğretmenlerin kendi duygu, düşünce ve deneyimlerini paylaşmalarını sağlamak adına uzaktan eğitimin ilk haftasının sonunda bir başka anket daha düzenledik. Hem Değişim Elçilerine hem de sosyal medya aracılığıyla bizleri takip eden öğretmenlere katılmaları için çağrıda bulunduğumuz ankette, uzaktan eğitimin ilk haftasının öğretmenler nezdinde nasıl geçtiğini anlamaya çalıştık. Ankete, 20 farklı ilden 58 öğretmen katıldı. Bu öğretmenlerin 21’i ortaokul, 19’u ilkokul, 14’ü lise ve 4’ü ise okul öncesi kademesinde görev yapıyor.

Uzaktan eğitimin ilk haftasının nasıl geçtiğini değerlendiren öğretmenler, öncelikle bu sürecin karmaşık ve yorucu olduğunda ortaklaşıyor. Yeni eğitim düzenine geçiş sürecinde, EBA kullanımı ve içerikleri, okul idaresi ile ilişkiler, velilerle iletişim ve öğrencilerle öğrenimi sürdürme gibi çeşitli konularda zorluklarla karşılaşıyor. Öğretmenlerin uzaktan eğitimin ilk haftasındaki deneyimleri şunları söylüyor:

Öğretmenler, örgün eğitimde olduğu gibi uzaktan eğitimde de en kilit aktör.

Uzaktan eğitime geçişle birlikte öğretmenlerin mesaisinin büyük bir çoğunluğu, öğrencilerle iletişim kurarak geçirmiş. Anketi yanıtlayan öğretmenlerin %79’u öğrencilerle her gün en az bir kez; %17’si ise gün aşırı iletişim kurduğunu söylüyor. Koronavirüs salgınının yarattığı kaygı ve endişeyi giderme ve duygusal destek sağlama, öğretmenlerin öğrencilerle iletişime geçmesinin ardında yatan öncelikli motivasyonu oluşturuyor. Bu noktada kimi öğretmenlerin deneyimleri meslektaşlarından farklılaşıyor. Özellikle lise kademesinde görev yapan öğretmenler, öğrencilerin koronavirüs salgınının ciddiyetini anlamadığını, uzaktan eğitim sürecini hafife aldığını söylüyor ve öğrencilerini bu yönde motive etmeye çalışıyor. Bunların yanı sıra öğretmenler, ödev ve konu anlatımı, EBA kullanımı ve alternatif eğitim kaynaklarını aktarma, uzaktan eğitim sisteminde yaşanan aksaklıklara çözüm geliştirme, oyun oynama, etkinlik yapma, evde spor ve doğru beslenme gibi çok çeşitli konularda öğrencileriyle irtibata geçiyor.

Soru: 23 -27 Mart 2020 haftası öğrencilerinizle hangi sıklıkta iletişim kurdunuz?

Uzaktan eğitimin ilk haftasında öğretmenler, velilerle de sıkça iletişime geçmiş. Anketi dolduran öğretmenlerin %57’si, hafta içi her gün en az bir kez; %19’u ise gün aşırı velilerle konuşmuş. Koronavirüs salgını döneminde velilere yönelik pedagojik yardım, uzaktan eğitim süreciyle ilgili bilgilendirme, EBA kullanımı, ödev takibi, öğretmenlerin velilerle iletişim kurduğu konuların başında geliyor. Öğretmenlerin aktardıklarına göre, velilerin dijital okuryazarlığının süreci doğrudan etkiliyor. Örneğin öğretmenler, EBA’nın kurulumu için velileri yönlendirirken uzun saatleri telefon başında geçirmiş.

Soru: 23–27 Mart 2020 haftası velilerle hangi sıklıkta iletişim kurdunuz?

İnternete ve eğitim materyaline erişim, öğretmenlerle veliler arasındaki iletişime etki eden bir başka önemli faktör olarak karşımıza çıkıyor. Öğretmenler, tablet ya da telefonu olmayan ilkokul ve ortaokul öğrencilerine, ebeveynleri çalışmak zorunda olduğu için bu cihazlara gün içinde erişemeyen çocuklara ve evinde internet bulunmayan öğrencilere ancak veliler aracılığıyla ulaşabiliyor.

Velilerle kurulan iletişimi, öğrencinin eğitime devam ettiği kademe de etkiliyor. Örneğin, ankete katılan öğretmenlerin %21,4’ü velilerle hiç iletişim kurmadığını söylemiş. Lisede görev yapan pek çoğu, ilkokul ve ortaokuldan farklı olarak velilerle değil, öğrencilerin kendisiyle irtibatta kalmayı yeğliyor.

Uzaktan eğitim süreci, öğretmenlerin birçoğunun çalışma yoğunluğunu ve süresini de artırmış. Ankete katılan bir öğretmen “Uyandıktan yatana kadar çalışıyoruz. Mesai kavramı ortadan kalktı” diyor. Bir başka öğretmen ise uzaktan eğitim deneyimini şu sözlerle özetliyor: “Öğretmenin inisiyatifine ve özverisine kalıyor her şey.”

Uzaktan eğitimin ilk haftasında öğretmenler en çok, öğrencilerin eğitime devam etmede motivasyon eksikliği, internete erişimlerinin olmaması, EBA’nın kullanımındaki aksaklıklar, mesai saatlerinin artması ve dijital araçlara hakimiyetin düşük olmasından dolayı zorlandıklarını ifade ediyor.

Öğretmenler, kendi inisiyatiflerinin uzaktan eğitim sürecinde ne denli belirleyici olduğunu bir kez daha fark ettiklerini söylüyor. Hatta kimileri, bu belirleyici rolün yüklediği sorumluluğu baş etmesi güç buluyor. Tüm bunlarla birlikte öğretmenler, karşılaştıkları zorlukların çözümünün yine kendilerinde olduğuna inanıyor.

Uzaktan eğitimde kapsayıcılığın kapsamı, internete erişimden ibaret değil.

Örgün eğitime ara verilmesiyle birlikte, kapsayıcılık bağlamındaki eğitim tartışmaları çoğunlukla internete ve EBA’ya erişilebilirliğe odaklanmıştı. Öğretmenlerin deneyimleri, uzaktan eğitimde kapsayıcılığın kapsamının internete erişilebilirlikten çok daha ötesinde olduğunu gösteriyor.

Öğrencilerin sosyo-ekonomik koşulları, öğretmenlerin öğrencilerle ve velilerle olan iletişimini doğrudan etkilemiş. “Öğrencilerimin hepsi aynı şartlara sahip değil” diyen bir öğretmen, sağlık çalışanı veya çalışmak zorunda olduğu için evde olmayan velilerle etkili iletişim kuramadığını, dolayısıyla öğrencilerine ulaşmakta zorluk yaşadığını söylüyor. Bunun yanı sıra öğretmenler; mülteci, anadili Türkçe olmayan ve özel gereksinimi olan öğrenciler için uzaktan eğitimin içeriğinin kapsayıcı olmadığını düşünüyor. Öğrencilerinin farklı ihtiyaçlarını, kendi inisiyatifleriyle geliştirdikleri çözümlerle karşılamaya çalışıyor.

Öğretmenlerin dijital okuryazarlığı uzaktan eğitim sürecini doğrudan etkiliyor.

Anket sonuçları, uzaktan eğitim sürecinde en çok internetin kullanıldığını gösteriyor. Soruları yanıtlayan öğretmenlerin, uzaktan eğitim içeriklerinin yayınlandığı televizyona kıyasla telefonu kullanması ayrıca dikkat çekiyor.

Soru: Uzaktan eğitim sürecinde hangi eğitim kanallarından faydalandınız?

Öğretmenlerin pek çoğu, uzaktan eğitim sürecinde dijital araç ve kaynakları sık sık kullandığını belirtmiş. Whatsapp en çok kullanılan araçların başında geliyor. Whatsapp’ı sırasıyla, Zoom, Instagram, Google Classroom ve Khan Academy takip ediyor.

Soru: Uzaktan eğitim sürecine destek sağlaması için hangi dijital araç ve kaynaklardan faydalandınız?

Öğretmenlerin kullandıkları dijital araç ve kaynaklar, sayıca ve işlev bakımdan farklılık gösteriyor. Özellikle Web 2.0 araçlarının kullanımındaki bu çeşitliliği, branş ve kademe farklarının doğurduğu ihtiyaçlar belirliyor. Örneğin, sınıf öğretmenleri 13 farklı araç kullanırken, bu sayı Tarih öğretmenlerinde 2’ye düşüyor.

Dijital okuryazarlık becerilerine sahip ve dijital araçların kullanımına hakim olan öğretmenler için uzaktan eğitim sürecinin, meslektaşlarına kıyasla nispeten daha rahat ve verimli geçtiği anlaşılıyor. Öğretmenlerin pek çoğu, karşılaştıkları zorlukları gidermek için dijital araçları kullanarak çözümler geliştirmiş. Örneğin, branş öğretmenleri derslerini anlattığı videoları kayda alıp öğrencilerine göndermiş, böylece öğrenciler dersi uzaktan takip edebilmiş. Bir başka öğretmen, Müzik dersi için açtığı Instagram hesabı aracılığıyla öğrencilerin müzik dersinden uzak kalmamalarını sağlamış.

Uzaktan eğitimin olumlu bir sonucu da, öğretmenlerin kişisel ve mesleki gelişimlerine zaman ayırması olmuş. Anketi yanıtlayan öğretmenlerin %91’i, bu süreçte kendilerine yatırım yapmış.

Soru: Bu süreçte, kişisel ve/ya mesleki gelişiminize zaman ayırdınız mı?

Dijital araçların kullanımı ya da içerik ve materyal geliştirme konularında desteğe ihtiyaç duyan öğretmenlerin sayısı hiç de az değil. Çoğu öğretmen, dijital okuryazarlık becerilerinin yeterli olmadığını düşünüyor ve kendisini bu konuda geliştirmeye ihtiyaç duyuyor. Dijital okuryazarlıktan bağımsız olarak kademe ve branş farkı, öğretmenlerin uzaktan eğitim deneyimini farklılaştırıyor. Örneğin her gün onlarca çocuğu çevrimiçi ortamlarda bir arada tutmaya çalışan pek çok sınıf öğretmeni, bu süreçte yüz yüze eğitimin önemini anladığını söylüyor.

Uzaktan eğitime, her ne kadar koronavirüs salgınıyla hızlı bir geçiş yapmış olsak da, bu süreçteki deneyim ve öğrenimler eğitim sistemimizin geleceğine yön verecek. Öğretmenleri, güçlenmeleri için birbirleriyle ve eğitimin paydaşlarıyla bir araya getiren bir Ağ olarak, uzaktan eğitim sürecinde dönüşen öğretmen ihtiyaçlarını düzenli aralıklarla izlemeye ve sonuçlarını paylaşmaya devam edeceğiz. Öğretmenlerin deneyimlerini biriktirmenin, eğitimin paydaşları için yol gösterici olduğunu ve uzaktan eğitimin gelişmesine katkı sağlayacağını umuyoruz.


Öğretmenlere gönderilen anketlerin genel değerlendirmesini yapan İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden (SEÇBİR) Proje Koordinatörü Melike Ergün’e ve yazıya sunduğu katkılardan ötürü Öğretmen Ağı Kolaylaştırıcı Ekibi Operasyon ve Bütçe Sorumlusu Yakup Yıldırım’a teşekkürler.


Fulden Ergen Hakkında

Fulden, kendini bildi bileli siyaseti ve uluslararası politikayı anlamaya ilgi duyuyordu. Bu yüzden ODTÜ’de Uluslararası İlişkiler okudu. Lisans hayatı boyunca sosyal bilimlerin başka alanlarına da merak saldı, bu merakı gidermek için Mantık ve Bilim Felsefesi yan dal programını tamamladı. Siyaset bilimine dair birikimini genişletmek ve farklı bir bakış açısı kazanabilmek adına, Erasmus programı kapsamında Almanya’nın Marburg kentindeki Marburg Philipps Üniversitesi’nde bir dönem siyaset bilimi eğitimi gördü.

Lisans hayatında toplumsal meselelere duyduğu ilgi ve daha adil bir yaşam kurma isteği Fulden’i toplumsal cinsiyet, insan hakları, toplumsal bellek ve dijital iletişim alanlarında çeşitli oluşum ve kuruluşlarda savunuculuk yapmaya itti. Sivil alandaki deneyimini 2013 yılında profesyonel olarak sürdürmeye karar verdi. Denge ve denetleme sisteminin sağlanması için bir araya gelen sivil toplum örgütlerinin oluşturduğu Denge ve Denetleme Ağı’nda Dijital İletişim Koordinatörü olarak çalıştı. Dijital iletişim alanındaki deneyimini geliştirmek ve bu alanda uzmanlaşmak üzere, 2016’da İsveç’e gitti. Uppsala Üniversitesi’ndeki Dijital Medya ve Toplum yüksek lisans programını 2018’de tamamladı. 2018 yılı Eylül ayından bu yana, Öğretmen Ağı’nda İletişim Sorumlusu olarak görev yapıyor.