Yaratıcı Problem Çözme Programı Bir Öğretmenin Hayatında Neleri Değiştirir?
Yazar: Gizem Ok Uluçay
Uzun soluklu bir süreci yine birlikte yaşadık. Farklı okul künyelerinden, farklı semtlerden, farklı ilgilerden aynı amaç uğruna gelen öğretmenler olarak toplandık bir çemberin başına ve başladık birlikte keşfetmeye.
Bu sürecin ilkinde “katılımcı” olup “Tasarım Odaklı Düşünme” metodolojisi ile tanışan, ikincisinde “deneyimli öğretmen” olup bir grubun lideri olan ve son oturumda ise “yürütücü” öğretmenlerden biri olup, süreci üçüncü kez deneyimlemiş biri olarak her bir aşamada yeni deneyimler kazandığımı fark ediyorum. Her biri ayrı bir heyecan her biri kendi öğrenme yolculuğumda ayrı bir derinleşme sebebi. Program tamamlanıp, geliştirdiğimiz çözüm önerileri üzerine düşünürken kendi değişim dönüşüm sürecim geçiyor gözlerimin önünden.
YPÇ Programı’nda en sevdiğim basamaklardan biri kapanış çemberleri. Burası her bir katılımcının süreç içindeki duygularını ve düşüncelerini paylaştığı, yargısız, sualsiz ne kaygısı varsa, nerede soru işareti kalmışsa ve hissiyatı ne ise sesini duyurabildiği zaman dilimi… Çünkü herkesin duyulmaya ihtiyacı var ve burada her ses duyuldukça program geliştirilebiliyor.
Son güne gelene kadar, geçirdiğimiz ilk buluşmada “Tasarım Odaklı Düşünme” metodolojisinin öğretmencesinin inceliklerine değindik. Sonra sahada yapılan gözlemler ve derinlemesine görüşmeler için ayrılan iki haftalık süreci yaşadık. Bu esnada küçük gruplar işbölümü yaptı, grupların bağları kuvvetlendi ve sorun her yönüyle araştırıldı, incelendi. Ardından ikinci buluşmanın gerçekleşeceği haftada elde edilen bulgular paylaşıldı ve içgörüyü bulma sancıları çekildi. Çözüm fikrini belirleyen gruplar prototiplerini oluşturdu ve herkes test sürecini deneyimlemek için sabırsızlıkla okullarının yolunu tutmaya hazırlandı.
İşte tam da bu noktadaki kapanış çemberi tüm süreci özetlemek için çok anlamlıydı. Öğretmenler neler mi hissetti, neler mi duyduk…
Sürecin her aşamasında “Nereye gidiyoruz, sonunda bir şey çıkacak mı?” kaygısı ve kafa karışıklığının olması en çok duyulan ortaklaşma cümlesiydi. “Geleceğe dair bir umudum var ve bu yüzden okula gidip bir an önce başlamak istiyorum, böyle büyük bir grubun parçası olmak beni çok değerli hissettirdi.” dedi bir ses ve “Her şeyi ben yapmalıyım, bunu da bilmem lazım diye düşünürken program sayesinde hiçbir şeyi tek başıma yapmak zorunda olmadığımı anladım.” dedi başka bir ses. Çemberde otururken yalnız olmadığımız fikrini birçok insanın gözünde görmek çok güçlü bir duyguydu ve bunu dile döktüklerinde, o anda işitebilmek ise daha da fazlası. “Fırsat verilirse harekete geçmek için herkesin elini taşın altına koyabileceğini anladım.” diyenler arttı ve çemberde gülüşmeler yükseldi. Ardından “Sabah, ben bu çalışmaya nasıl gideceğim, erken kalkma konusunda çok zorlanıyorum diye düşünürken, akşam iyi ki gelmişim diye eve döndüm.” diyen bir katılımcı söz aldı. Herkesin en kıymetlisinin zaman olduğu bir şehirde yaşarken, verimli geçirilen günlerin değeri her birimiz için paha biçilemezdi.
Ardından başka bir öğretmen ekleme yaptı; “Bu zamana kadar hem özel yaşamımda hem de meslek hayatımda soruları yanlış seçmiş olduğumu fark ettim, oysaki doğru soruyu sorabilmek ne kadar önemliymiş.”
Başka bir öğretmen bu sürece kadar yaşadıklarını değerlendirirken “Son noktada varılan çözüm fikrini belki de geldiğimiz gün de bulabilirdik ama artık o düşüncenin altı dolu, bizi oraya getiren o kadar çok görüş, öneri, itiraz ve hayal kırıklığı var ki ve bu fikir bizlerin hayatından çıkan bir sonuç.” dedi. Tüm bu geri bildirimlerin ardından çözüm fikirlerinin nasıl işleyeceğini görme zamanı gelmişti ve iki hafta sonra yaşanan deneyimleri büyük bir hevesle paylaşmak üzere vedalaştık.
Öğretmen Ağı ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü Öğretmen Akademileri işbirliği ile birlikte yürüttüğümüz “Öğrenme ortamlarında öğrencilerin karar süreçlerine katılımlarını nasıl artırabiliriz?” sorusu üzerine çalıştığımız Yaratıcı Problem Çözme Programı’nı aralık ayı sonunda tamamlandık. Dolu dolu ve üretken bir süreci arkamızda bıraktık. Bu sürecin ardından gruplar “Tasarım Odaklı Düşünme” metodolojisini kullanarak geliştirdikleri yaratıcı fikirlerini okullarında uyguladılar, prototiplerini test edip, sonuçları gözlemlediler, geribildirim topladılar. “Deneyim Paylaşımı” günü kıymetliydi çünkü biz bu süreçte tüm grupların deneyimlerini aynı günde dinledik. Her grup ürettikleri fikri, fikrin uygulama süreçlerini ve etkilerini paylaştı. Böylece dinleyiciler “çocuk katılımı” üzerine beş yeni çözüm fikrini aynı gün duyabilmiş oldu.
Bu süreç “Çözüm Merkezi” ne beş yeni fikir kattığı ve okullara yeni çıkış noktaları getirdiği kadar bizim içsel yolculuğumuzda da yeni ufuklar açtı. Bu yüzden de kıymetli. Siz karşılaştığımız problemlere ürettiğimiz yaratıcı çözümleri, çözüm merkezine girip keşfederken, biz süreçte kendimizi ve gündelik yaşamda karşımıza çıkan sorunları yeniden nasıl göğüslediğimizi keşfettik. Kendimize yeni stratejiler ürettik. Problemin altında yatan sebepleri öğrenmek uğruna sorduğumuz “Neden?” sorularını anlamlandırdık ve bu yüzden de daha güçlü bireyler olarak anlayışımız değişti, yeni bakış açıları kazandık.
Güçlü öğretmenler kesinlikle güçlü bireyler yetiştirir, güçlü bireyler ise sorunları tanımaya öncelik verecek ve sorunun ne olduğunu anlamaya çalışacaktır. Bu düşünce yapısının inşa edilmesinin birbirini anlayan bireyler yetiştireceğine ve iletişim kazalarının azalacağına olan inancım çok yüksek. Artık Yaratıcı Problem Çözme Programı’nı tamamlamış öğretmenler gündelik sorunları bile başka bir gözle inceliyor ve bu anlayışla çevrelerini yeniden yapılandırıyor.
Bu yazının aslı, Gizem Ok Uluçay’ın Medium hesabında yayınlamıştır.
Gizem Ok Uluçay Hakkında
1982 yılında İstanbul’da doğdu. Uludağ Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü’nü bitirdi. Ardından Harvard University Graduate School of Education-Differentiating Instruction: Strategies for Effective Classroom Practice Programı’nı ve Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bölümü’nde Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. Livcon Student Coach Training Programı ile öğrenci koçudur ve halen sınıf öğretmeni olarak çalışmaktadır.