KAPSAYICI EĞİTİM KİMLERİ KAPSAR? : MÜLTECİLİK VE ROMANLIK DENEYİMLERİ SEMPOZYUMU
Kapsayıcı eğitim ile nitelikli eğitim arasında doğrudan ve oldukça kuvvetli bir ilişki bulunuyor. Ne var ki kapsayıcı eğitimin sağladığı olanaklar Türkiye’de ve dünyada yeterince bilinmiyor; uygulanmıyor; değerlendirilmiyor. Oysa öğrencilerin bilişsel ve sosyoduygusal becerilerinin gelişmesinde ve sorumluluk sahibi etkin yurttaşların yetişmesinde kapsayıcı eğitim kilit bir potansiyele sahip. Bu potansiyel, herkes için eğitimin niteliğinin artırılmasını mümkün kılabilmenin yanı sıra mevcut eğitim pratiklerinin dışladığı grupları içerebilmek anlamına geliyor. Nitekim MEB de, bu potansiyelin farkındalığıyla, özellikle mültecilerin yaşadıkları eğitim sorunlarına kapsayıcılık çerçevesinde çözüm geliştirmeye çalışıyor. Bu bağlamda, kapsayıcı eğitim pratiklerindeki yetersizliklerden çok boyutlu olarak ve en derinden etkilenen gruplar arasında yer alan Roman ve Suriyeli çocuklara odaklanmak önemli görünüyor.
Türkiye vatandaşı olan tüm çocuklar kayıtlı oldukları adrese göre bir okula doğrudan kaydedildiklerinden, okul çağındaki tüm çocuklar ilköğretime erişebiliyor. Çoğunlukla belli mahallelerde yaşayan Romanlar, oturdukları mahallelerde bulunan ve yaygın olarak ‘Roman okulu’ diye anıldığını bildiğimiz okullarda, diğer çocukların büyük bölümünden ayrıştırılarak okumak durumunda kalıyor; onlarla eşit koşullarda eğitim göremiyor. Hatta aynı okulun içindeki Roman öğrencilerin belli bir binada veya sınıfta toplandıkları ya da sınıfın belli bir bölümünde oturtuldukları uygulamalara sıklıkla rastlanıyor. Bunun yanı sıra Roman çocuklar fiziksel görünüşleri ya da kıyafetleri nedeniyle başka öğrenciler, hatta okulun yetişkin aktörleri tarafından ayrımcılığa uğruyor. Bütün bunlar devamsızlık ve okulu terk oranlarının yükselmesine neden oluyor. Öte yandan, Türkiye’de yaşayan 1 milyondan fazla okul çağındaki Suriyeli mültecinin yalnızca %60’ının okula kayıtlı olduğu biliniyor. Bu rakam eğitime erişim alanında niceliksel bir sorun yaşandığını açıkça ortaya koyuyor. Dahası, okula fiziksel erişimi olan çocuklar da kapsayıcı eğitim olanaklarından faydalanamıyor. Suriyeli çocuklar hakim olmadıkları bir dilde eğitim görmek durumunda kalıyor; akran zorbalığına uğruyor; ayrımcılığa maruz kalıyor.
Yukarıda özetlediğimiz her iki sosyolojik bağlam bizi, kapsayıcı eğitime yönelik okul uygulamalarını sorgulamaya; yeni yöntem ve yaklaşımları tartışmaya açmaya çağırıyor. Tüm öğrenenlerin kendilerini ifade edebildiği ve desteklendiği kapsayıcı bir eğitim ortamının sağlanmasına yönelik çalışmalar yürüten SEÇBİR, başta öğretmenler olmak üzere eğitime dokunan tüm paydaşları bir çatı altında toplayarak kaynakları ve ihtiyaçları buluşturmayı hedefleyen Öğretmen Ağı ortaklığında, okul çağındaki Roman ve Suriyeli çocukların yaşadıkları sorunları ele almak ve kapsayıcı eğitim bağlamında çözüm önerileri geliştirmek üzere bir sempozyum düzenliyor. Kamu, sivil toplum, akademi düzeyinde konuyla ilgili çalışan uzmanların bir araya geleceği, meselenin disiplinlerarası perspektiften ele alınacağı bu sempozyumda aşağıdaki sorulara cevap arandı:
- Ne tür süreç ve işleyişler; materyaller; ilişkiler kapsayıcı okul ikliminin yaratılmasına hizmet eder?
- Dünya örneklerinden ne öğrenebiliriz?
- Kapsayıcı okul ikliminin yaratılmasını mümkün kılmak amacıyla okulun farklı aktörleri arasındaki işbirliğini nasıl güçlendirebiliriz?
- Eğitim ortamını çevreleyen farklı paydaşların potansiyel katkıları neler olabilir; bu potansiyeli nasıl harekete geçirebiliriz?
- Eğitim koşullarının iyileştirilmesine odaklanan paydaşların uygulamalarından ne öğrenebiliriz ve verdikleri mücadeleyi nasıl güçlendirebiliriz; daha etkili kılabiliriz?
Emniyettepe Mahallesi Bilgi Sosyal Kuluçka Merkezi Silahtarağa
Eyüp/Istanbul, 34956